HÂCE YA’KUB ÇERHÎ

Kuddise Sirruh


Dogumu:Gazne-Çerh:?

Vefâti:Düsenbe, 851 H. / 1447 M.

Semâili

Orta boylu, beyaz tenli, güzel yüzlü olup, sakalinin etrafi seyrek ve beyaz idi.Mübarek alninda ben vardi.Zâhir, bâtin ilimlerine, maddi, mânevi rumuz ve isâretlere sahib idi.

Gazne’nin Çerh karyesinde dogan Hâce Yakûb, ilk tahsilini Herat’da, yüksek tahsilini Misir’da yapti.Mânevi tahsilini Buhârâ’da tamamladi.

Misir’da zâhir ilimlerini tahsil ederken içini Rahmânî bir cezbe kapladi.Kalkti Buhârâ yolunu tuttu.Yolda bir meczubla karsilasti .Meczûb ona:

-Ey Yakub! adimlarini hizli at, kabul edilecekler zümresine girmen zamani geldi! dedi ve Sâh-i Naksbend’in huzuruna varmasini isaret etti.

Hazretin huzuruna geldiginde aralarinda su konusma geçti:

-Yakub:-Efendim beni hizmetinize kabul buyurup ders verir misinz?

Hz. Naksbend:-Evladim hiç gidilecek zamanda mi gelinir?

Yakub:-Gönlünüzün bir kösesinde bize bir yer lûtfetmez misiniz?

Hz Naksbend:-Ne yüzden?

Yakub:-Siz bir ulu kisisiniz.Herkesin makbulüsünüz.

Hz. Naksbenid:-Herkesin makbulü olmak ya seytâni bir hal ise?

Yakub:-Peygamber efendimiz (s.a.) söyle buyurmuslardir:

“Allah bir kulunu dost edinmek isterse onu herkese sevdirir, onu herkesin makbulü kilar.”

Hz. Naksbend:-Güzel… O halde istihâre edelim.

Ederler…Yakûb Çerhî diyor ki:

-O gece gözüme uyku girmedi.Acaba kabul olunmazsam  hâlim nice olur diye sabaha kadar endiseler içinde kivrandim durdum.Sabahleyin mahcup mükedder huzura vardim.Hazret tebessümle :

-Kabul olundun gel! buyurdular ve dersimi verdiler ve beni Hâce Alâeddin Attar Hazretlerine havale ettiler.

Yakûb diyor ki:

-Simdiye kadar okudugum ilimlerin tatbikini, ögrendigim güzel ahlâkin nefsimde yasanmasini ve mânevi hallerin seyir ve tekâmülünü ondan ögrendim.Zevkine daldim ve elhamdülillah yol bu yol oldugunu anladim.

Allâme Seyyid Serif Cürcânî , genç yasta Üstâdi Allâme Teftâzânî’ye devâm ederken ayni zamanda Hâce Ya’kub Çerhî Hazretlerine intisâb ediyor. Seyyid Serif Cürcânî Hazretleri, Hâce Ya’kub Çerhî Hazretlerine sadâkat ve teslimiyyeti  sâyesinde feyz aliyor ve Teftâzânî’nin dersinde iken kendisine üstâdi tarafindan yöneltilen sualleri üstâdindan daha ileri durumda cevablandirir oluyor.Bundan kuskulanan Teftâzânî  Hazretleri isin hakîkatini arastirinca, talebesi Seyyid Serif Cürcânî’nin Hâce Ya’kub Çerhî Hazretlerine intisâb ettigini ögreniyor.Bir müddet sonra gidip kendisi de intisab ediyor, zâhiri ve bâtinî ilimlerde daha fazla ilerleme imkâni buluyor.

(Allâme Teftâzânî, maârif-i Islâmiyye’de  yeni bir devir açmis olmakla ondan evvelkilere mütekaddimîn, ondan sonrakilere müteahhirîn denilir.Tefsir, fikih, akâid ve diger Islâmî ilimlerde te’lifleri vardir.Seyyid Serif Cürcânî’nin de bu ilimlerde elli kadar te’lifleri mevcuttur.)

Hâce Ya’kub Çerhi (k.s.), her türlü kemâlâti sahsinda toplamisti.

851 H. de Düsenbe ‘de vefât etmislerdir.

Silsile’de emâneti Hâce Alâeddin Attar  Hazretlerinden almislardir.”Kutb-i Dîn” diye anilir.