MÜRÎDIN IHVANIYLA BERABER OLDUGUNDA RIÂYET ETMESI GEREKEN ÂDÂBI

 “Hadîka”da der ki:

 1- Mürid, kardesinin meydana çikmis bir ayibina bakmaz.Geçmis bir hatasini söz konusu etmez.Eger bir mürid kardeslerinin hatalarini örtmez, üstelik eski hatalarini karistirirsa ayni hatalara kendisi düser.

Insanlarin hatalarina muttali olan kimse seytânî bir kesfe takilmistir. Allah Teâlâ böyle bir kimseye kiymet vermez. Eger bu kimse insanlarin hatalariyla mesgul olur ve hep kötüye yorarsa tarikattan istifade edemez.

2- Allah Teâlâ kendisine neyi vermisse ondan kardeslerine de ikram etmeli, hediyelesmelidir. Isterse bu basit, ucuz bir sey olsun.

3- Hiçbir yerde imamlik etmege, bas olmaya kat’i surette özenmemeli, ileri atilmamalidir.

4- Ihvanini hayirli vakitlerde, seherlerde, toplanti gecelerinde uyarmali, vaktinden evvel haber vermelidir. Dervis olan gece uyanir, ihvanindan fazla ibadet etse bile kendi ibadetini görmez, kardeslerinin uykusunu kendi ibadetinden efdal bilir. Çünkü uyuyana kalem islemez.

5- Kat’i surette ihvanina kötü örnek olmamalidir. Ister seyhle beraber bulunsun, isterse ayri bulunsun. Bunu yapan kimse seyhini terk edip dünya islerine dalip giden, yeme giyme yolunda ömrünü tüketen, ihvaninin ve seyhinin hakkina riayet etmeyen bir müriddir ki sonu iyi olmaz. Seyhinin ve ihvaninin hukukuna riayet etmeyerek edebde kusur eden kimseler umumiyetle telef olup giderler.

6- Tenbellikten, uyusukluktan kurtulup nerede olursa olsun ihvaninin hizmetlerine kosmalidir.

7- Her mesakkatli isde en önde gelmege çalismalidir.

8- Kimsesi bulunmayan, bakicisi olmayan hasta ihvaninin hizmetlerini görmekde âzami gayretini göstermelidir.

9- Birbirine giren, birbiriyle bozusan ihvaninin aralarini bulup haddi asani ikaz eder. Mazluma da sabretmeyi ve affetmeyi tavsiye eder.

10-Ihvaniyla alakali islerinde kalbini yoklamali, eger herhangi bir müslümana karsi kalbinde bir kini, bir bugzu varsa onu izâle etmeye çalismali ve kardesinin hakli olduguna kendini ikna etmelidir.

11-Vefat etmek üzere olan ihvanindan habersiz olmayip sabaha kadar onun basinda beklemelidir.Hizmetinde bulunmalidir. Üzerindeki haklari belki böyle eda edebilir.

12-Her gece kalktiginda, secdelerinde kardesleri için duâyi unutmamali, her zaman onlarin hayrina duâ etmelidir. Eger buna devam ederse melekler devamli olarak: “Kardeslerinin nâil olmalarini istedigin bütün hayirlara sende nâil ol!” diye duâ ederler.

13-Kardesleri hakkinda iyi konusmali, iyiliklerini konusmalidir. Bilhassa bir kardesine öfkelendigi zaman onun hakkinda rastgele konusmaktan çekinmeli ve kalbini düzeltmelidir. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem “Öfkelendigin zaman sus!”

buyurmuslardir.

14-Bir kardesinin ihtiyacini giderip hizmetini görmeyi nafile ibadetlerden efdal bilip önce ihvaninin hizmetini görmelidir.

15-Dervis insan, kardeslerinin oturdugu yerlerdeki pislikleri, eza verici seyleri temizlemege özen göstermelidir.Bilhassa seyhi emretmisse daha fazla dikkat etmelidir.

16-Yaninda her zaman biçak, makas, ige, iplik gibi seyleri bulundurmali, her ne zaman ihtiyaç vâki olursa kardeslerinin açigini kapatmali, sökügünü dikmeli, ayibini örtmelidir.

17-Eger seyhi hakkinda ihvanina veya herhangi bir kimseye sû-i edebde bulunmussa içi yanarak pisman olup bu kusurundan dolayi istigfar etmeli, eger istigfari kabul edilmemisse affedilinceye kadar gayret etmeli,”ben zulmettim” demelidir.

18-Bütün kardeslerini edebli olmaya tesvik etmelidir.

19-Kat’iyyen yalniz yemek yememelidir. Özür hali müstesna. Eger dikkat ediyorsan çok büyük seyler bu cümlede özetlenmistir. Dogru yola ulastiran ancak Allah’dir.

20-Kardesinde bir hata gördügü zaman onu latife ile karisik uygun bir uslübla nasihat ederek düzeltmelidir. Topluluk içinde mahcub edecek sekilde hareket etmemelidir. Imam Safii radiyallahu anh söyle demistir:”Eger kardesine gizlice ve güzellikle nasihat edersen vazifeni yapmis olursun. Eger herkesin içinde onu ikaz ederek mahcup edersen onu yikmis olursun ve arsiz edersin.”

21-Kardesini bir günah islerken veya bir ma’siyet yerinde görürse onu terk etmemeli ve içine düstügü ma’siyetten onu kurtarmak için elinden gelen gayreti göstermelidir.Çünkü o kardesi, o günahtan kurtarilmaga muhtaçtir.

Bir zamanlar Hazret-i Ömer radiyallahu anh’in, aralarinda Allah için kardeslik kurdugu bir kardesi vardi.O sirada bu kardesi Sam’da bulunuyordu.

Hazret-i Ömer radiyallahu anh onun halini sormak üzere Sam’dan gelen bir kimseyi aradi, buldu ve kardesinin halini sordu. O kimse de: “ Kardesin Seytan’a arkadas oldu” dedi. Hazret-i Ömer “böyle konusma” dediyse de adam devamla:

“O, kebâir islemeye koyuldu. Simdi de içkiye mübtela oldu,” dedi. Hazret-i Ömer de: “Buradan giderken bana haber ver” dedi ve onunla göndermek üzere Mü’min sûresinin ilk ayetlerini yazdi.(Meâl-i serifi):

“Hâ mim. Bu kitabin indirilmesi O mutlak Gâlip, O her seyi bilen, mü’minlerin günahini magrifet eden, tevbesini kabul buyuran, azabi pek çetin, fazl u keremi sonsuz olan Allah’dandir. O’ndan baska hiçbir tanri yoktur. Dönüs ancak O’nadir. Allah’in ayetleri üzerinde küfredenlerden baskasi mücadele etmez. Simdilik onlarin memleketler içinde dolasmalari seni aldatmasin. Onlardan önce Nuh kavmide, bunlardan sonraki sürü sürü firkalarda peygamberlerini yalan saydilar. Bunlardan her ümmet kendi peygamberini yalanlamayi kastetti. Gerçek olmayan seylerle gerçegi yok edebilmek için savasip durdular. Baskalarina indirdigim azabin nasil olduguna bir bak! (Gâfir sûresi /1-5)

Hazret-i Ömer bu ayetleri yazdiktan sonra onu azarlayici mahiyette birkaç söz daha yazdi, o adamla gönderdi. O kardesi mektubu alinca aglamaya basladi: “ Allah dogruyu buyurdu. Ömer de bana dogru olu gösterdi” dedi. Tevbe etti ve halini düzeltti.

Ebû Zerr radiyallahu anh der ki: “Kardesin halinin bozdugu zaman onu terk etme. Simdi egrildi ise bir müddet sonra dogrulur. Onun iyiligine çalis.”

Ibrahim Nehai söyle derdi: “ Âlim kimselerin hatalarini insanlara anlatmayin.Çünkü ilim sahibi bir kere yanilirsa sonunda düzeltir.”

Böyle hareket etmenin güzelligi, yumusaklik esasina göre hareket edildigi, günahkâri daha fazla günah islemekten alikoyup onu istikamete sevkedecegi içindir.

Bir mürid istikametini bozdugu zaman ondan ilgi kesilmeyip sohbete getirilirse düzeltmek ümid ve ihtimali vardir. Eger ilgi kesilirse o kimse günahinda israr eder ve ebediyyen kopmus olur.

ilgi kesmemenin daha dogru hareket olmasi sundan dolayidir: Islâm kardesligi bir akiddir. Bir yakinlik temin ve tesis eder. Bu kardeslik devam ettigi zaman karsilikli haklar kuvvetlenir. Akdin geregine göre ve akdin serefi ölçüsünde vefâkarlik vacib olur. Vefâkarlik ise kardesini fakirlikten hem daha siddetli, hem daha aci, hem zarari daha büyüktür. Dinen istikametini bozan kardesin manen fakir düsmüs, yardim beklemektedir. Basina bir felaket gelmistir. Imdad beklemektedir. Dinine bagliligin zayiflamasi sebebiyle maneviyati fesada ugramistir. Böyle bir kimsenin gözetilmesi, terk edilmemesi ihmal edilmemesi lazimdir.Nezaketle davranarak o kardesinin kurtarilmasi içim âzami gayret gösterilmelidir.

Anlatilir ki: Allah için birbiriyle kardes olmus iki kisiden birisi istikametten ayrilma belâsina ugradi. Bu kimse kardesine gidip:

-Ben bir illete tutuldum. Eger istersen, Allah’a olan muhabbetine zarar gelmemesi için beni terket, deyince o kardesi o andan itibaren Allah ile sözlesti ve: “Ya Rabbî, kardesim eski istikametine dönerek hali düzelinceye kadar ne bir lokma yiyecegim, ne

bir yudum su içecegi!” dedi. Kirk gün süreyle yemedi ve içmedi. Her gün onun durumunun düzelip düzelmedigini sorardi. Kendisine yemesi ve içmesi için israr olundukça: “ Sözümde sâdikim. Kardesim manen sifâ bulmadikça vallahi yemeyecegim ve içmeyecegim! dedi. Fakat hüznünden ve açligindan ölecek hala geldigi vakit kardesinin islah oldugu görüldü. Kardesi gelip düzeldigini gösterdi. O da yeyip içti. Fakat az kaldi ki ölüyordu.

Sâlihlerden iki kardes vardi. Biri istikametini bozdu. Bazilari: “ Görüyorsun ki kardesin istikametini bozdu. Onu terk etmeyecekmisin? dediler. O ise “Hayir, kardesim simdi bana her zamankinden daha fazla muhtaçdir. Eger ben onun elinden tutar, güzellikle azarlayarak da olsa bir seyler söyler, onun bu halinden dönmesi için duâ edersem belki bir gün islah olmasina sebep olurum.Kardeslik hukuku bunu gerektirir, terk edivermeyi degil!” diye cevap verdi.

***

Büyüklerimiz buyurdular ki: “Kardeslerin hatalarina karsi müsâmaha sonsuz olmalidir. Kardesin sana karsi yetmis kere hata edip de özür dilerse kabul ediceksin. Sayed bunu kendine kabul ettiremiyorsan kalbine demelisin ki :” Ne kadar katisin! Kardesin senden yetmis kere özür diliyor da etmiyorsun.Yazik sana! Insafini ne kadar da yitirmissin!

Bunu Imam Sa’râni kuddise sirruh “Müslümanlik Haklari” kitabinda söyler.

Biz de öyle bir zamanda geldik ki, bir insanin yetmis tane dogru ve güzel tarafi olsa, bir de hatali tarafi bulunsa, o hata hiç sözü edilmeyecek bir hata da olsa kardeslerimiz o yetmis güzelligi görmez de o bir tek hatayi görürler. Bunu dillerine dolayip zihinleri fesada vermek için agizlarini doldura doldura konusurlar. Herkesi inandirmaya çalisirlar. Bu huylari, nice mahçublarin arsiz olmasina sebep olur. Onlarin namuslariyla oynarlar. Sanki kardesinin bir hatasini gözetliyormus gibi onu küçük düsürmek için olmadik

laflari ederler. O kadar iyi taraflarinin hiçbirini görmezler. Birde tereddüt etmeden iyi bir sey yaptiklarini iddia ederler. Bu ifsadlarini ibadet-taat sayarlar.

Bu isin sonu, zayif müslümanlarin cemiyetten kopup millete zararli bir unsur olmalarina kadar varir. Is böylelerinin zannetigi gibi degildir. Bu da Allah’tan uzak kalmanin neticesinde seytanin bulandirdigi kafalarin yaptigi ve yaptirdigi seylerin fesadidir.

Hepimiz Allah’a aidiz ve hepimiz O’na dönecegiz. Ey rabbimiz, bizi böyle seylerle imtihan etmeden huzuruna al. Rahmetin hürmetine , ya erhamerrâhimîn!.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz buyurmuslardir ki:

“Allah Teâlâ, yarisi atesten, yarisi kardan olan bir melek yaratti. O melek her zaman söyle duâ eder: “Allah’im, karla atesi birbirine nasil ülfet ettirdi isen Salih kullarinin kalblerini de öyle birbirine ülfet ettir.”

Yine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem söyle buyurmuslardir. 1Kim yeni bir kardes edinirse Allah Teâlâ onun cennetteki dercesini bir kat daha yükselti.”

Abdullah Ibni Mübarek der ki: “Mü’min, özürlerin kabul edilip araya soguklugun girmemesini ister. Münafik ise Müslümanlarin darmadagin ve perisan olmalarini arzu eder.”

Fudayi Ibni Iyaz da söyle der: “Fütüvvet (asil yigitlik) kardeslerinin hatâlarini her zaman afvetmektir.”

Yine Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem söyle buyururlar: “Iyilik görünce örten, kötülük görünce herkese yayan kötü komsunun serrinden Allah’a siginin.”