“İsraf haramdır.”

 

       Çok çektim ise firâk

       Kalmadı gönlümde merak

       Aşkım bana oldu Burâk

       Görün beni aşk neyledi

       Âhîri derviş eyledi

Eğer şöhret kazanmışsa derviş olamıyor.

Derviş: HAK için herşeyden geçmiş.

       Künfekânın sırrına ermek ne hacet bizlere

       Aşka ermektir muradım nam u nişân istemem

Aşk insanı, riyada bırakmaz. Şöhrette bırakmaz.

Şöhrette ve riyada olan bir insan terakki edemez. Riya çok tehlikeli. Şöhret kazanmayın. Şöhrette afat var.

Şöhret nedir? Sevilmek, övülmek... vs.

Bizde riyazet yoktur. Fakat bizde riyazet şudur ki nefsin arzularını vermemek. Gafil yememek, yemek istediğin birşey varsa onu yeme. Ne getiriliyorsa onu ye. Lokanta da şu kı-zartmayı veya başka bir yemeği istemek veya evde hanım bana şu tatlıyı şu yemeği yap deme. Ne pişirilip önüne ne getiriliyorsa onu ye. Onu da rabıtalı ye.

Yenen yemeklerde bâtının nuru vardır. Bir hayvan “Bis-millah! Allahüekber” demeden kesip yenilirse, pis oluyor. Bizde ALLAH'ı anmadan yemeyeceğiz. Bir defa besmele çekmek sünnettir. Ama sadece besmele ile değil. Her kaşığı ağ-zımıza götürdüğümüzde, her lokmayı ağzımıza aldığımızda ALLAH'ı anaraktan. Mümkünse bütün yediklerimizde tek sayıya dikkat etmek. Elma geldi, erik geldi, çay geldi. Sayıyı ikide bitirmemek bir veya üçe çıkarmak. Çünkü ALLAH tektir. Gelen çeşitli yemekler varsa, onları da üç ye, beş ye, yedi ye. Yediklerinden haberin olsun. Niye haberin olsun? Tek tek yemek için. Kaşığı ağzına rastgele götürme. ALLAH'ı unutma. Bu da olmuyorsa, Rabıtanı yemek yerken gördünse ye-diğin yemeği ona benzeterekten yemeğe dikkat et. Kaşığı böyle tuttu. Ekmeği şu şekilde böldü. Bizdeki riyazet, Hadis-i Şerifin mealine uygundur.

“Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz.”

İsraf haramdır.

Peygamber Efendimiz ne buyuruyor? Midenizin boşluğu-nu üçe taksim ediniz.

Bir bölümü yemek için.

Bir bölümü su için.

Bir bölümü de hava için. Bir bölümün hakkını diğerine geçirmeyin. Fazla yiyince ne olur? Suyu da fazla içersin. O zaman da rahatsız olursun!

Helâl lokma yemeğe dikkat edeceğiz. Haram lokmadan da kaçacağız. Kaçamadığımızdan ALLAH'a sığınacağız. Ka-çamadığımız da var tabii. Şimdi “tamamen helal lokma yiyelim” dersek aç kalırız. Hiçbir şey yemememiz lâzım. Rüş-vet de haram. Faiz de haram.

Faiz alanınki de haram, vereninki de haram.

Rüşvet alanın ki haram ama vereninki haram değil. Çün-kü bu zamanda hakkı olan bir şeyi alması için rüşvet vermesi gerekiyor belki.

Bir de şu var. Hayırın içinde şer var. Şerrin içinde hayır var.

Şerrin küçüğünden hayırın büyüğü aranıyor.

Adam bir şer işliyor ki; ondan bir hayır doğuyor. Hayır doğuyor. O işi işlemezse o hayırı denk getiremeyecek.

Birde vardır ki şer işliyor, hayır gelsin diye. Olmaz. Bu ya-saktır.

Cemii alemin ilmi: Mükevvenatta olan ilim.

İlim denilince: ALLAH'ın ilim sıfatı. Peki bu ilim sadece insanlardan mı tecelli etmiş? İnste, cinsde, melekte de tecelli etmiş. Fakat çoğu insanda tecelli etmiş. Çünkü insan herşeyin üstündedir. İlmin en çoğu ve en kıymetlisi insanlardadır.

       Zerre kadar aklı olan

       Arıdan hisse kapar

Demek bizim zerre kadar ilmimiz veya aklımız yok. Peki bu zerre kadar ilim kimdedir? Avam'da.

Okumuş, okumuş ilmi ezberlemiş. Eğer ledünni ilmi okumamışsa. Her ilme âlim olamaz.

Mürşid-i Kâmil, her ilme âlimdir.

Bütün bu mükevvenatın ilmi, Peygamber Efendimizin il-minden katre, katre, katre!.. küçüktür. Peygamber Efendi-miz'in ilmi de ALLAH'ın ilmidir. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın sekiz sıfatı önce Peygamber Efendimiz de tecelli etmiş.