27. Mektup

Bu mektubu Gavsu'l Azam ve Kutbu'l Efham'ın oğlu Seyyid Nur Muhammed'e göndermiştir.

Allah'ın ismi ile mektubuma başlarım. "Yerdekiler ve göktekiler, herşey O'nu teşbih eder." (isra, 44) Nebiyy-i Zişan'a ve aline salat u selam ederim.

Gavsu'l Azam'ın dergahının hizmetçisinden, hidayet ağacının meyvesi ve onun nurlu bahçesinin özü, iyi kalbfi kimselerin sevgilisi Mevlana Şeyh Seyyid Nur Muhammed'e. Allah onu dünya sıkıntılarından uzak eylesin.

Size bu Mektupta acaib bir hadiseden bahsedeceğim. Seyyid Şeyh Ubeydullah Van'a geldiği zaman; Şeyh Muhammed Kufrevî, halifesi Molla Ab- dussamed en-Nafikî ve etbaları onun huzuruna çıktılar. Ona söyleyeceklerini söylediler. Bunun üzerine Seyyid Ubeydullah onların sözlerinden dolayı celale ve gazaba geldi. Söylendiği gibi sizin Kakaş'a gelmeniz ve ona uğramayışınız onun celalini artırmış ve bu hususta ona şöyle denilmiş: "Seyyid Muhammed Kakaş'da düşmanlarınıza uğradı ve geçmiş zamanda Gavsu'l Azam (k.s) hakkında söylediklerinizi tafsilatıyla anlatarak lisana uygun olmayan şeyleri aktardı." Allah'ın bilmesi ona kafidir. Daha sonra Gavs (k.s) halifelerine, ona tabii olanların hepsine, Şeyh Muhammed Kufrevi'ye ve onun etbaına, gönül birliği içinde olmalarını emretti. Çünkü onlar Gavsu'l Aza- m'ın (k.s), hidayete vesile olması sebebiyle ufukta yayılan Allah'ın nurunu söndürmek istemişlerdir. Oysa "Allah nurunu tamamlayacaktır."(Saf,6) Bunun üzerine halifelerini Cenceçor'a onun peşinden gönderdi ve onlara yardımcı olmalarını söyledi. Allah gerçeği ortaya çıkaracaktır. Gavs'a (k.s) düşman olanlar bütün gayretleriyle uğraşarak Patnos ve Hay- deran'da Şeyh Celaleddin'e intisab eden bazılarını doğru yoldan çıkarttılar. Nice kimseler şimdi hüsranda ve günah içindeler. Onları tanımıyoruz. Allah'a hamd olsun ki, ne Şeyh Celaleddin ne de diğerlerinin etbaından olup da bu tarikatın sohbeti kendilerine ulaşan kimseler onlara iltifat etmedi. Mektubu tafsilatla karalamak istemiyorum, geri kalan söz, bu mektubun taşıyıcısı Molla Mahmud ve Halid Bey'le be-raberdir.

Selam Hz. Mustafa (s.a.v) şeriatına yapışana, aline ve ashabı üzerine olsun.