PİRİ SÂMÎ HAZRETLERİNİN ABDURRAHMÂNİ TAHİ HAZRETLERİYLE TANIŞMASI (1882)


Karakaya Beldesi'ndeki imamlık görevinden ayrılan Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri bir süre memuriyet almıyor. Maddî durumundan dolayı hükümetten yeniden görev isteyen Piri Sâmî Hazretleri, Erzurum Rüştiyesinde dört yıl muallimlik yapıyor, Erzurum'dan daha sonra Hınıs İlçesi'ndeki medresede muallimlik görevine atanıyor. Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri ile ilk tanışması burada gerçekleşiyor. Bir gün Tahi (k.s.) Hazretleri, Hınıs'a teşrif buyuruyor. Piri Sâmî Hazretleri birkaç arkadaşıyla ziyaretine gidiyor.

PİRİ SÂMÎ HAZRETLERİ BUYURDU Kİ; "Büyük Pir Şeyh Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretlerini henüz görüp kalp arzusu ile bağlanmadan önce bir gün Hınıs'a teşrif ettiklerini söylediler. Bazı zatlarla beraber resmi bir surette ziyaretine gittik. Mübarek dizlerinin üzerine bir yastık alıp ona dayanarak oturuyordu. Biz içeri girince az bir miktar ayağa kalktı. Dillerini bilmediğim için tercümana dedim ki; Şeyh Efendi Hazretlerine arz et ki; "Kendi nefsini tanıyıp bilen Rabbini de bilir"mealindeki Hadis-i Şerifi tefsir buyursunlar, dinleyelim. 

Tercüman bu ricamı arz edince, buyurmuş ki; "Arapça mı, yoksa Farsça mı anlatayım. Dedim ki; 'Arapça anlatsınlar', bu Hadis-i Şerifi Arapça olarak tam bir araştırmacı ehliyetiyle açıklayarak tefsir buyurdu. Orada bulunan halifeleri büyük Pirin böyle sohbetine sebep olduğum için bana memnuniyetlerini açığa vurdular."
Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri'nin sohbetinden büyük zevk alan Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri Büyük İslâm âlimi Tahi (k.s.) Hazretlerine intisap eder.

PİRİ SÂMÎ (k.s.) HAZRETLERİ BUYURDU Kİ; "Teslim ve bağlanmak maksadıyla Hınıs'tan kalkıp HAZRETİ PİRİ ÂZAM'ın ziyaretine gittiğimde ev halkıyla bulunduklarından bazı hocalar ile çadırda biraz oturduk. O vakit Mübarek Ramazan olması münasebetiyle "Ramazan hilâlini görmek şer'i meselesini görüşüp tartışıyorlardı. Bu esnada dediler ki Hazret-i Pir geliyor." Hepimiz çadırdan kendilerini karşılamaya çıktık, sarığı gayet güzel sarılmış ve iki pamuk entari üzerine güzel bir kürk giymiş idi. Henüz olgunluk ve hakikatini tamamen anlamaksızın derhal zâtına âşık oldum.

Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri'ni. köyü Nurşin'de (Güroymak İlçesi'nde) ilk kez ziyaret eden Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri görev yaptığı Hınıs'a geri döner. Ancak rahat değiidir.

PİRİ SÂMÎ HAZRETLERİ BUYURDU Kİ; "Kendilerine teslim ve tarikata bütün kalbimle girdikten sonra bir müddet mübarek ziyaretlerine gidemedim, o kadar muhabbet ve arzum var di ki yanıyordum. Gece gündüz rahatım ortadan kalktı. Bir gün birkaç zat ile beraber Hınıs'tan kalkıp Nurşin'e (Güroymak) gittim. Bir çimenlik yerde Gavs-i Azam seyyid Sibgatullah (k.s.) Hazretlerinin memleketi ürünlerinden bir deri yastığa dayanmış, sohbet ediyordu. Beyaz çoraplı mübarek ayağını biraz uzatmış idi. Onun mübarek nurlu yüzünü görünce muhabbetim taştı, iradem elimden alındı. Hemen eğilip ayağını öptüm. Buyurdu ki; "Hay Hoca öyle bir mürid olmuş ki, artık ele kanaat etmiyor da ayak öpüyor."

İkinci ziyaretinden sonra Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri tekrar görev yeri olan Hınıs'a döner. Tahi (k.s.) Hazretleri bir ay sonra Hınıs'a teşrif buyurur ve Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri şeyhinin ziyaretine gider.

PİRİ SÂMÎ (k.s.) HAZRETLERİ BUYURDU Kİ; "Birkaç memurla Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri'nin ziyaretine gittik. Huzurunda emretmeksizin oturamazdım." Mübarek sarığını mübarek gözlerinin üzerine indirmiş, bülbiilî (coşkulu) bir sohbet ediyordu. Bana otur demedi. Konak sahibi Nusret Ağa mumun ucunu almak bahanesiyle şeyh hazretlerinin yanına yaklaşarak; "Erzincanlı Hoca ayakta kaldı, emret otursun" demesine rağmen hiç duymadı. 

Nusret Ağa tam üç defa oturmam hususunu Tahi (k.s.) Hazretleri'ne söylemesine rağmen bana otur denilmedi. Herkes oturup da beni ayakta bekletmesinden dolayı pek ziyade canım sıkıldı. Gönlümden türlü türlü vesveseler geçti. Kendi kendime dedim ki; "Acaba bu Şeyh'in yanına gelmeyenler hep cehenneme mi gidecek? Artık bir adamı bu kadar insanın içinde bunca sıkmak olur mu? Kısacası sohbet son buluncaya kadar bu gibi düşüncelerle tamiki saat kadar ayakta kaldım. 

Sohbet sonunda dağıldık, gönlüme bir şevk ve muhabbet meydana geldi. Evvelce gönlümden geçen düşünceler tamamıyla irade (istek) ve muhabbete dönüştü." Oturmam için sık sık ricada bulunan konak sahibi Nusret Ağa'ya Tahi (k.s.) Hazretleri sonradan buyurmuş ki: "Niçin bırakmazsınız ki kardeşlerimizi terbiye edelim. Hocanın oturması için niçin o kadar zorladın? Buranın halkı yanında onun kıymet ve itibarı vardır. Onda meydana gelmiş olan varlığını kırmak için böyle bir fırsat her zaman ele geçmezdi."