HALİFE OLUŞU VE ERZİNCAN'A DÖNÜŞÜ (1882-1883)


1882 yılında mürşidi Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri'nin yanına giden Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri 1883 yılında, yani bir yıl gibi kısa bir sürede halife olarak Erzincan'a dönüyor. Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri Halife oluşunu ve Erzincan'a dönüşünü şöyle anlatmaktadır:

"Tahi (k.s.) Hazretleri beni halifesi kılarak Erzincan'a göndereceği vakit Hizan'da Gavs-ı Azamın mübarek türbesine götürüp hırka-i şeriften bir uğur ve bereket saymak maksadıyla kendi üzerinde bulunan entariyi çıkarıp orada bana giydirdi. "Erzincan'a gelmek için emrolunduğumda yola çıkacağım gün bana birçok tavsiyeler buyurdu. Kendisiyle vedalaştıktan sonra dışarıya çıkıp halifelerinden Hacı Yusuf Efendi'ye rica ettim ki; "Şu benim mendilimi al Tahi (k.s.) Hazretleri'nin cebine koy onun kendi mendilini de bana getir. Hacı Yusuf Efendi mübarek mendilini bana getirdi." Mübarek mendilini boynuma bağladım, tam kırgınlık ve düşkünlük içerisinde tekrar zâtının yanına vardım. Elini öptüm ve dedim ki; "Efendim her ne kadar ayrılıp gidiyorsam da bu kapının boynu sırmalı Kelpi'yim." Tahi (k.s.) Hazretleri buyurdu ki; "Bakın hoca ne diyor? Her ne kadar görünüşte ayrılıp gidiyorsam da manen gönlüm buraya bağlıdır."

Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri'nin dergâhında kırk yedi tane icazetli hoca vardır. Birçoğu yıllardır dergâhta hizmet etmesine rağmen icazet alamamıştır. Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri'nin bir yıl gibi kısa bir sürede icazet alarak Erzincan'a görevlendirilmesi dergâhta bulunan hocaları ve müridleri rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlığın farkına varan Tahi (k.s.) Hazretleri orda bulunanlara buyurur ki; "Efendiler hocanın icazetini daha önceleri verecektik. Ancak sizlerin böyle rahatsız olacağınızı tahmin ettiğim için bu zamana kadar uzattım. Erzincanlı hoca buraya geldiğinde sobası temizlenmiş, kuru odunla doldurulmuş, önünde de tutuşturucu yerleştirilmiş duruyordu, ben sadece kibrit çaktım."

Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri'nin halife olması dergâhta rahatsızlık meydana getirmiştir. Dergâhta bulunan hocalar, "Efendim biz yıllardır buradayız, bizden birine verilseydi, daha iyi olmaz mıydı?" diyorlar. İtirazda bulunan müridlere Tahi (k.s.) Hazretleri buyuruyor ki; "Erzincanlı hocayla birlikte kabristanda falan zâtın türbesine gidiniz. Ne zuhur ederse gelip burada nakil ediniz, itiraz eden hocalar söz konusu türbeye Piri Sâmî (k.s.) Hazretleriyle birlikte gidiyor ve türbenin bulunduğu yerde meydana gelen hadiseyi Tahi (k.s.) Hazretlerine şöyle anlatıyorlar:

Efendim Erzincanlı hocayla emredilen türbeye gittik ve o zâta teveccüh edince gördük ki bir ulu divan kurulmuş
Resulullah Efendimiz yanında Hulefa-i Raşidin ve Sahabe efendilerimiz ile Şahı Nakşibend ve diğer Pirlerimiz oturmuşlar.

Erzincanlı hocayı huzura getirdiler. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in emir buyurması üzerine hocanın başına bir sarık sarılıp beline bir kuşak kuşatıldı ve eline bir asa verilerek dua buyrulup fatiha okundu. Tahi (k.s.) Hazretleri buyurdu ki; "Oğlum, Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimizin emrine muhaliflik olur mu? Hocanın halifeliğini kimlerin emrettiğini gördünüz. Bizim elimizde olsa halifeliği evlâtlarıma veririm.
Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri Erzincan'a geleceği vakit Tahi (k.s.) Hazretleri tarafından yanına Cuma adında bir mürid görevlendiriliyor. Cuma, Erzincan'da Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri'nin halifeliğini duyurmak ve zâtını insanlara anlatmakla mükelleftir.

Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri geldiği ilk gün önceden imamlık yaptığı Karakaya Beldesi'nde kalmıştır. Daha sonra Erzincan'a dönen Sâmî (k.s.) Hazretlerinin yanında gelen Cuma adlı müridden kendisinden övgüyle bahsetmesinden dolayı rahatsız olmuş ve bu övgülere lâyık olmadığını, rahatsızlığını Tahi (k.s.) Hazretlerine bildirmiştir. Cevaben bir mektup yazan Tahi (k.s.) Hazretleri mektubunda buyuruyor ki; "Şüphesiz Cuma, Erzincan'da nisbeti ilan etmeye sebep olmuş, yani tarikata bağlılığını ve başkalarının da bağlanması gerektiğini duyurmuştur."

1883 yılında Erzincan'a dönen Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri doğum yeri olan Selüke (Yeşilçay) Köyü'ne yerleşmiştir. Altı ay süreyle bu köyde ikamet etmiş ve tekke açmamıştır. Ancak birçok insan gelerek kendisine mürid olmuştur. O dönemde Erzincan'ın nüfusu elli üç bin dokuz yüz kırk yedidir ve birçok dergâh ve medrese mevcuttur. Bundan dolay da bazı endişeleri vardır. Tahi (k.s.) Hazretlerine aşağıdaki mektubu yazar:

"Efendim beni Erzincan'a gönderdiniz, halbuki ben bîçareyim, fakirim, yalnızım, kimsesizim, Erzincan'da büyük âlimler var. Şeyhler de bulunuyor, her ne kadar nisbetleri yoksa da şöhretleri vardır. Burada nisbet neşri, (yani size bağlanmayı yayabileceğim) aklım kesmiyor."

Mektuba cevaben Tahi (k.s.) Hazretleri şöyle buyuruyor; "Kişi yâr yolunda ceset olmalı, cansız olmalıdır. Yani Allah (c.c.) yolunda cesur ve yürekli olmalıdır, sen kimsesizim yalnızım diyorsun. Keşke yalnız olsan, yalnızlık pek hoştur. Yüce Allah (c.c.) yalnızları sever. Allah (c.c.) yalnızlarla beraberdir."1

Abdurrahmanı Tahi Hazretlerinin Halifeleri

1. Şeyh Muhammed Sâmî (Erzincan)
2. Şeyh İbrahim Çokresi
3. Şeyh Mustafa (Bitlis)
4. Şeyh Süleyman
5. Şeyh Yusuf (Bitlis)
6. Şeyh Fethullah (Verkanis)
7. Şeyh Abdülhadi Çarçahi
8. Şeyh İbrahim (Bulanık)
9. Seyyid Tahir Abri
10. Molla Ahmet Taşkesenli (Erzurum)
11. Molla Abdullah (Hizan)
12. Şeyh Abdullah (Nurşin)
13. Şeyh Reşit (Nurşin)
14. Seyyid İbrahim (Siirt) Zukayd
15. Seyd Abdulkahhar (Siirt)
16. Şeyh Abdulhakim (Siirt)
17. Şeyh Abdulkadir Melekand (Hezan)
18. Haceli Yusuf (Hınıs)

Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri'nin Mürşidi Şeyh Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri'nin hayatını ve fikirlerini anlatan İŞARETLER adlı kitapta Tahi (k.s.) Hazretleri'nin birinci halifesi olarak Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri gösterilmiştir. (Ümran Yayınları, s. 18)