75

Gel ey sûfî bu meyden iç olup sâf
Döşür aklın Muhammed'le kıl insaf

Sivâdan geç eriş kalb-i selîme
Ola Hak'tan sana çok türlü eltâf

Eser bilmez bu kesret âleminden
Atar ucb ile vahdetten kuru lâf

Sanır kim kendini bir âdem olmuş
Kıyafet düzmek ile olmuş eşraf

Asâ elde durur zünnârı belde
Sözüne aldanır çok akl-ı haffâf

Arayıp kâmil inşânı bulunca
Ne derdler çektiler bu yolda esnaf

Nuhâsa zer diye sikke urulmaz
Süzülüp damgalamayınca sarraf

Pîrimiz Şeyh-i Sâmî Hazretidir
Özü cevher kelâmı dürr-i şeffaf

Kapısına gelenler olur irşâd
Dolubdur nisbetiyle her bir etraf

Bu Salih himmet-i pîr ile söyler
Beğenmez mi sözünü ehl-i arrâf

Sufi = Sofu, zahir ehli.

Mey = Şarap, (mec.) İlahi aşk

Sâf = Temiz, halis, katkısız.

Siva = Yaratıklar, Allah' dan başkaları.

Kalb-i Selim = Selâmete ulaşmış kalb.

Eltâf = Lütuflar.

Kesret âlemi = Yaratıklar âlemi.

Ucb = Kibir, gurur.

Vahdet = Teklik.

Âdem = Adam.

Eşraf = Şerefli, hatırı sayılan

Asa = Sopa, deynek.

Zünnâr = Hristiyan kemeri.

Akli haffâf = Hafif akıllı.

Esnaf = Guruplar, müritler.

Nuhâs = Bakır.

Zer = Alttı.

Sikke vurmak = Para yapmak, dökmek.

Dürr-i şeffaf = Saydam inci.

Nisbet = Bağlılık, ilgi.

Ehl-i arrâf = Arifler, arafta duran ruhlar.