Page 6 - Dosta Doğru Dergisi 7. Sayı
P. 6
arada, babamın vefatında bir akşam ayrıldığım ve şimdi Paşa Hazretlerinin Bizim de vücudumuz nura nûr oldu.
evimize kısa bir taziye ziyaretinde bulunduğu Muharrem Efendinin evine Ortada vücut, ceset, madde diye bir şey
bulunan ve daha sonra bir daha gittim. Heyecanım hâlen geçmemiş kalmadı. Her yer, her şey nûr oldu, nûr
görmediğim Dede Paşa Hazretlerinin çok olmakla beraber şuurum biraz yerine içinde kaybolduk. Bu durumda nasıl
büyük bir zât olduğu, tevazuu, ke-mâlâtı, gelmişti. oldu bilmiyorum, namazda ne okudum,
sohbetleri, beyitleri, aşkı, muhabbeti eksik mi fazla mı okudum bilmiyorum.
bütün ihvanlar ve büyüklerimiz Hâşa bir bilgim olduğundan değil; Tövbe namazımı Paşa Hazretleri ile
arasında söylenir, tekrarlanır olmuştu. sanki birisi bana tarif etmiş gibi Paşa birlikte kıldık. Sonra yatağa doğru
Kendisine içimizde bir sevgi belirmekle Hazretlerinin bulunduğu odaya yöneldim. Başım batıya yüzüm kıbleye
beraber, mürşid olduğu ve inabe verdiği girmeden üç ihlâs bir fatiha okudum. gelmek üzere yatağa girdim ama hemen
hususlarında kesin bir bilgim yok idi. Önce Peygamber Efendimizin sonra uzanmadım. Heyecan ve şaşkınlığın
sırası ile Şâh-ı Nakşîbendî hazretlerinin, verdiği zorlukla her gün yatmadan önce
1957 senesinin sonbahar aylarında bir pirlerimizin ruhuna hediye ettim ve yavaş okuma itiyacında olduğum üç ihlâs
rüya gördüm: yavaş Paşa Hazretlerinin bulunduğu bir fatihayı okudum. Bir de baktım ki
odanın kapısını araladım. Bir ayağımı Paşa Hazretleri yine duvardan zuhur
Haydarpaşa iskelesinden bir vapura içeri attım, diğer ayağım dışarda, boyu etti. Fakat görünüşü zahirde bildiğimiz
koyun doldurmuşuz. Bunların sevk ve beş metreden fazla olan odanın kıble bir görünüş değil. Bütün vücudu değil
idaresi Dede Paşa hazretlerine aitmiş. tarafındaki peykenin üzerinde oturan yalnız omuzdan yukarısı görünüyor ama
Bu koyunlar bir anda boyları, renkleri, Paşa Hazretlerini görür görmez oracığa, o mübarek azametli sakallarının her bir
giyimleri ve güzellikleri bir çırpıda, kapı aralığına düşüp bayılmışım. Daha telinden hasıl olan ziya; ayın, güneşin
tepeden tırnağa bembeyaz elbiseler gerisini hatırlamıyorum. O zaman ışığını kapatacak kadar parlak.. Bir türlü
giymiş, adedi belirsiz nûr gibi, huri gibi Paşa Hazretleri beni bizzat kucaklayıp yatamıyorum. Yatsam uyuyamıyorum.
birer kız hâline geliyorlar. Bunları, Paşa kaldırmış, odaya almış. Bir süre sonra Gözümü kapatsam da, açsam da ayını
Hazretleri ile birlikte Karaköy tarafına gözümü açtığımda ilk defa bedenen nurdan cemali görüyorum.
getirdik. Paşa Hazretleri orada emretti ki: Paşa Hazretlerinin huzurunda idim.
Mübarek, iki bardak çay getirtmiş. O geceden sonra bir yıl süre ile nerede
- Şimdi bunları Galata köprüsünden Birisi kendisi için biri benim. Şekerini olursam olayım; gözümü kapatır
Eminönü tarafına geçireceğiz. Ben önden bizzat karıştırarak, bir annenin evlâdına, kapatmaz Paşa Hazretleri o manevi
yürüyüp onları çağıracağım. Onlar çocuğuna içirdiği gibi çayımı mübarek vücudu ile güzelliği, haşmeti ve heybeti
peşimden gelecekler. Sen geride kalanları elleri ile bana içirdi. Bu arada Paşa ile hep karşımda..
toparla getir. Hazretleri’nin elbiseleri, oda, bardak,
kaşık, her şey gayet açık bir lisanla zikre Paşa Hazretlerinden ders aldıktan
Yürüyoruz.. Galata köprüsü dolu başladılar. Bunu apaçık görüyor ve hemen sonra şöyle bir rüya görüyorum:
doluya. Bazan bembeyaz renkte bir duyuyordum. Orada tekrar kendimden Dedem, Paşa Hazretleri ve babam üçü
koyun sürüsü, bazan beyaz giysiler içinde geçtim. Yatsıya kadar bir kendime gelip bir arada bulunmakta iken dedem bize
huri gibi, melek gibi mûnis, güzel kızlar bir geçiyordum. Nihayet yatsı namazı
şeklinde görünüyorlar. Böylece Eminönü kılındı. Hatme okundu. Dersimizi aldık hitabederek buyuruyor ki:
tarafına geçtik. Ben de uyandım. Uyanır ve evimize döndük. Boy abdestini alıp - Yavrum, bizi hayatta iken görmediğine
uyanmaz Paşa Hazretlerine bir gönlüm tevbe namazına durduk. Sağ tarafımdaki
aktı, bir muhabbet duydum ki, hemen duvara yaslanmak istemişim. Birden niçin bu kadar üzülüyorsun? Bak, Dede
gidip kendisine kavuşmak arzusu, duvar ortadan kalktı. Orada Paşa Paşa hayatta. Onu görmüş olmanın bizi
dayanılmaz bir his hâlinde belirdi. Hazretlerinin olduğunu hissettim. görmekten hiçbir farkı yoktur. Buna
Yani öteden beri dedeme duyduğum Sonra nurdan vücudunu gördüm. inan ve artık üzülmeyi bırak. Diyerek
sevgi, aşk, muhabbet, iştiyak aynen bu bağlanacağımız kapıyı bize açıkça işaret
tarafa çevrildi. Fakat bu dayanılmaz ediyor.
arzuyu çeşitli sebepler ve mecburiyetler
dolayısıyla üç ay gizlemek zorunda dosta doğru - şubat 2015 5
kaldık.
Aradan üç ay geçtikten sonra bir
gün işittik ki Dede Paşa Hazretleri
Erzincan’a gelmiş ve bizim
bulunduğumuz yere, teşrif etmek
üzere imiş. Bu haberi duyunca
elimdeki çay bardağını tutamaz oldum.
Rahatsızlandığımı beyan ederek
meclisten ayrıldım. Ne olduğunu
kelimelerle anlatamayacağım bir hâl ile
evimize koştum. Evin içine girmedim.
Merek dediğimiz, hayvanlarımızın
otunu, samanını, yemini koyduğumuz
yere kendimi attım. Orada tepindim,
çırpındım, yuvarlandım, ağladım,
haykırdım, sızlandım. Üstüm, başım,
elim, yüzüm ot saman ve toza bulanmıştı
ama biraz sakinleşmiş, durulmuştum.
Kalktım, üstümü başımı çırpıp
fırçaladım. Elimi, yüzümü yıkadım. Bir
abdest tazeledim. Yavaş yavaş biraz önce