Page 11 - Gülden Bülbüllere 3 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 11

Tasavvuf Sohbetleri -3                                            11




                 “Allah inananlara ve inanmayanlara rızkını veriyor.”




               Dabak derinin hammaddesini giderir de maddesini meydana getirir.
               Sevdiği deriyi çok çiğner debbâğ
               Dabaklar,  derileri  işlerken  nice  işlemlerden  geçiriyorlar.  Eziyorlar,
            kırıyorlar, ilaçlıyorlar. Hamlığı gideriyor.
               Türlü türlü renklere boyar anı
               Taşlara çalar tâ olunca dibâğ
               Anlamak, yaşamak bu işte. Anlayıp yaşamayacaksa girmeseydi o zaman.
               Gıyamazsan başa cana
               Irak dur girme meydana
               Bu meydanda nice başlar
               Kesilir hiç soran olmaz
               Terzi  Baba  Hazretleri’nin  kıymetli  bir  halifesi  varmış.  Daha  halife
            olmadan  böyle  mihnetle,  meşakkatle  işlemlerden  geçmiş.  Bir  taraftan  aşk,
            hararet bir taraftan da zâhir çileler. Muhabbetle dünya sorunları bir arada.
            İnsana kavga gelir. Orada da söylemiş:
               Görün Sâlih bî-hemtâyı
               Gezerken kûhu sahrâyı
               Bî-hemtâ:  Emsali  insanlar.  Asır,  asır  geliyorlar  ya,  her  asırda  bir  nesil
            geçiyor. Kûhu Sahrâ: Dünya
               Gönül buldu dilârâyı
               Bu gavgayı n’eder yâ Hû
               Bir Hâfız Rüştü varmış. Bir de Bâhı Baba varmış. Bir de Bayburtlu İrşâdî
            Baba varmış. Bu Hâfız Rüştü Efendi’de bir aşk olmuş. Mübârek demiş ki:
            “Ben sana gönül verdim ama. Yakta kebap mı et dedim.” Burası er meydanı.
            Cefâdan kaçmayla kurtulamazsınız. Sakın kaçmayın.
               Sanma ki âşık olan kaçar cevr ü cefâdan
               Kaçıyorsak âşık değiliz.
               Sofular cennette kaldı
               Âşıklar dîdâra yetişti
               Halbuki çok takvâ, çok ibâdet yapıyorlar. Ama onlar cennette kaldı diyor.
            Didardan mânâ, Allah’ın cemâlini âşıklar görüyor. Âşık isek her cefâya kat-
            lanacağız. Katlanamıyorsak âşık değiliz.
               (Birisi soruyor): Paşam derdi ki: “Bazıları nedense şuğullu olur.”
               — Şuğul ikidir. Bir isteyerek bir de istemeyerek. İstediği şuğul ona azap
            olur. İstemeyerek olan şuğul terakkiye vesile olur.
               — Efendim çocuklarım için şu şöyle olsun. Şunu şöyle yapsın diyorum.
            Ana olarak bekliyorum. O da dedikodu mu oluyor, konuşmuş mu oluyorum?
            Bilmiyorum ki...
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16