Page 8 - Gülden Bülbüllere 3 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 8

8                                                  Gül'den Bülbüllere

               1- Farz
               2- Vacib
               Mescid-i  Aksâ’ya  kadar  gitmesine  inanmak  farzdır.  Göklere  yükselme-
            sine inanmak vaciptir.
               Vacibe inanmazsa kâfir olmaz. Ama müthiş azaba layık olur.
               Cismî Mirac’ı yapmıştır Resûlullâh Efendimiz. Âyette sabittir. Bir defa
            yapmıştır. Ruhî Mirac’ın sayısı yok. Cismî Mirac’ında gezmiş olduğu yerleri
            ruhî Mirac’ında hep kendi kalbinde seyretmiş.
               Bu  bizim  iyiliğimizden,  bildiğimizden  değil.  Bu  Allah’ın  bir  ihsanıdır.
            Allah bunu bize ihsan etmişse bunun kıymetini bilelim ki, Allah büyütsün.
               Allah korusun. Bu tarikatta da insanın düşmesi, şaşması da vardır. Tâ ki
            velî sınıfına geçmedikten sonra düşmesi, şaşması var. Gider, gider, gider, bir
            noktada  kalır.  Orayı  geçemezse  eğer,  gitmiş  olduğu  yerden  aşağıya  düşer.
            Bir insan yirmi katlı apartmana zahmetlerle çıkar. Bir anda aşağıya düşer.
            Burada çok dikkat etmek lazım. Bizim tarikatımız çok tez yol aldırır, çok
            kolaydır. Ama bir şeye çok dikkat edeceğiz. Bizde olan muhabbeti muhafaza
            edeceğiz. Mesela çok seri bir vâsıtan var. On saatte gidilecek mesafeyi on
            dakikada gidiyor. Vâsıta bozulursa yolda kalırsın.
               İşte  burada  cezbe,  mürşide  olan  muhabbet,  mürşide  olan  bağlılık  çok
            kısadır.  Aynı  zamanda  seridir.  Eğer  muhafaza  edemezsen  bozulur,  yolda
            kalırsın.
               İtikatla yapılan ameller Allah indinde makbuldür.
               İşit Niyazi’nin sözün
               Bir nesne örtmez Hak yüzün
               Hak’tan ayan bir nesne yok
               Gözsüzlere pinhân imiş
               Allah âşikâr. Ama gözsüzler göremez O’nu… Kim bu gözsüzler?
               Cenâb-ı Hak: “Sümmün bükmün ümyün fehüm lâ yağgılûn” (Bakara, 25)
            buyuruyor.
               Gözü  olanlara  kör  diyor.  Kulağı  işitenlere  sağır  diyor.  Aslında  kör  de
            değil, sağır da değil. Net görüyor, net işitiyor. Hatta çok anlayışlı, görüşlü,
            konuşkan. Ama bunlara kör diyor Cenâb-ı Hak. Niye?
               “Biz onların gözlerini kör, dillerini lâl ettik. Kulaklarını sağır halk ettik.”
            buyuruyor.
               Cenâb-ı  Hak:  “Allah’a  ve  âhirete  iman  eden  hayır  konuşsun,  hayır
            konuşmuyorsa sussun.”
               İnsanlar  hayır  konuşmuyorlar  ki,  şer  konuşuyorlar.  Maddiyattan  konu-
            şuyorlar, menfaatten konuşuyorlar. Var mıdır? Vardır. Aramak lazım, bul-
            mak lazım. Her kimseyle teşrik-i mesai yapmak, insanı kurtarmaz.
               Allah’a,  âhirete  iman  eden;  vaaz  nasihat  dinlesin,  dinlemiyorsa  kulak-
            larını tıkasın.
               Allah’a,  âhirete  iman  eden;  hakkı  batılı  seçsin,  seçemiyorsa  gözlerini
            kapatsın.
   3   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13