Page 9 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 9
4 Gülden Bülbüllere
— Hazreti Resulullah’ı nasıl gördünüz?
Onlar hep nübüvvetinden, mucizesinden, işte ahlâkından, müba-
rek hareketlerinden, boyundan, güzelliğinden konuşuyor, zahirin-
den bahsediyorlar.
Hepsine diyor ki:
— Görememişsiniz, siz Hazreti Resulullah’ı görememişsiniz,
görememişsiniz, görememişsiniz.
Hazreti Ali Efendimiz’e de soruyor. Hazreti Ali Efendimiz şöy-
le ifade ediyor:
— Mekke fethedildi. Hazreti Resulullah Mekke’ye girdi. Em-
retti, Kâbe’ye gittik. Kâbe’deki putları emretti, dışarı atıldı, temiz-
lendi. Kâbe’nin, Beytullah’ın duvarında resimler vardı. Onları da
emretti, giderdik. Bir resim yukarıda kaldı, el kavuşmuyor. Hazreti
Resulullah emretti ki:
— Ya Ali, bas omzuma da şu resmi oradan gider.
Ben dedim ki:
— Ya Resulullah, sen benim omzuma bas.
Buyurdu ki:
— Ya Ali, bizde nübüvvet vardır, sen bizi taşıyamazsın. Sen
benim omzuma bas da şu resmi gider.
İkinci bir emrine imtisalen bastım omzuna çıktım. Resmi gi-
dermek isterken emretti ki:
— Ya Ali, ne yukarı bak, ne de inişe bak. İşini bitir, in aşağıya.
— Biz dedik ki ne var ki bir yokuşa bakalım. Bir yokuşa baktım
ki Hazreti Resulullah’ın başı yedi kat arş-ı âlâyı aşmış, yukarıya
gitmiş. Korktum, titreme aldı beni.
— Ya Ali, işini gör önüne bak dedi, emretti.
— Ben işimi görüp, inerken bir de inişe bakalım dedim. Bir de
inişe baktım ki Hazreti Resulullah’ın ayakları yedi kat zeminin
altına uzanmış görünmüyor; nihayeti görünmüyor. Yine korktum.
— Ya Ali, işini gör de aşağıya in, diyor.
— Ben de işimi bitirdim, aşağıya indim.