ZİKİR TELKİNİ

Seyh, bir talipden söz almak istedigi zaman, müride önünde diz çökmesini emreder. Sonra sona sol memenin iki parmak altinda bulunan kalbin yerini gösterir. Sonra seyh ve mürid beraberce Allah’a istigfar ederler. (25 defa) sonra seyh bir defa Fatiha-i serifeyi, üç defa Ihlâs-i serife okur. Basta Peygamberimiz sallalahu aleyhi vessellem’in, sonra tarikatin imami bulunan Sah Naksbend Muhammed Bahaüddin el- Üveysi el-Buhari kuddise sirruh hazretlerinin ruhlarina hediye eder.

Sonra seyh müride, gözlerini yummasini ve basini kalbinin üzerine egip hayalen kalbine yönelmesini emreder. Sonra müridin haline münasip olan ve ileride nakledecegimiz zikirlerden bir kismini telkin eder. Teveccüh aninda sadece seyh ve mürid bulunur. Kapi kapatilir. Tarikatimizin mesrebine uygun olan en önemli hususlardan birisi budur. Imam Sa’rani hazretleri bunu Nefahat’inda sahih senedle nakletmistir.

Taberani,Ahmed, Bezzar ve diger hadis imamlari hasen isnadla rivayet etmislerdir ki:”Bir gün Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vessellem, ashabindan bir cemaatle beraber otururlarken:

—Içinizde bir yabanci,(yani ehl-i kitaptan bir kimse var midir?) diye sordu Ashab-i Kiram:

—Hayir ya Rasulullah! Diye cevap verdiler.

—Öyle ise kapiyi kapatiniz! Diye emrettiler. Bundan sonra, “ellerinizi kaldiriniz ve La ilahe illallah” deyiniz buyurdular. Bizde ellerimizi kaldirarak bir saat kadar “La ilahe illallah”diyerek zikrettik: Sonunda Rasul-i Ekrem söyle dua ettiler: “Ey Rabbim! Muhakkak ki sen beni bu kelime ile gönderdin. Bana onu emrettin. Cenneti de ona bagli olarak va’dettin. Muhakkak ki sen va’dinden dönmezsin.”

Sonra Rasul-i Ekrem efendimiz buyurdular ki: “Uyanik olun ve simdiden sevinin ki Allah sizi magfiret etmistir.”

Seddad bin Evs’in rivayet ettigi bu hadis-i serif seyhlerin müridlere cemaat halinde zikir telkin edebileceklerinin delilidir.

Müridlere birer birer zikir telkin etmelerine gelince:

Büyük seyhlerimizden Hafiz Celalüddin Süyuti rahimehullah müteaddid tariklerden Ali bin Ebi Talib radiyallahu anh’den su hadisi rivayet ediyor:

Hazret-i Ali radiyallahu anh,Rasul-i Ekrem sallalahu aleyhi vessellem’e diyor ki: “Ya Rasulallah, Allah’a giden en yakin, kullar için en kolay ve Allah katinda en üstün yol hangisidir? Dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem buyurdular ki: “Ya Ali, gizli ve açik olarak Allah’i zikretmeye devam et.” Ben de dedim ki: “Ya Rasullullah, herkes zikrediyor. Fakat ben senin bana daha özel bir sey vermeni istiyorum.” Rasullullah buyurdular ki:”Sus ya Ali! Benim ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en hayirli kelime “La ilahe illallah” kelimesidir. Bilesin ki yedi kat gök ve yedi kat yer terazinin bir kefesine, “La ilahe illallah” kelimesi de bir kefesine konsa bu bile agir basar.

Sonra Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem buyurdular ki: “Ya Ali, yeryüzünde Allah Allah diyen bulundukça kiyamet kopmaz.!”

Ali radiyallahu anh devam ediyor: “Ya Rasulullah zikri nasil yapayim?” diye sordum. Söyle buyurdular :”Gözlerini kapa, benimle beraber üç defa “La ilahe illallah” de.”

Bu hadis-i serif, seyhin müride nasil zikir telkin edeceginin delilidir.

Ancak Rasul-i Ekrem sallallahu aleyhi vessellem ashabina cemaat halinde bir zikir telkin ederken kapiyi kapatmalarini emretmis ve “içinizde herhangi bir yabanci var midir?” diye sormustur. Sunu beyan etmek için ki, bu yol gizlilik ve her bakimdan temizlik üzere bina edilmistir. Içlerinde onlardan olmayan hiçbir kimse bulunmayacaktir. Eger bulunursa tarikat tehlikeden salim kalamaz. Eger yabanci olan kimse onlarin hareketlerini yadirgayarak ve hafife alarak alay ederse o anda Allah’in laneti üzerine iner. Içeride yabanci bulunmamasi gerektiginin sebebi budur.