11. Bölüm


Sultan-il evliyâ ve bi mahremi sırrı esrâr-ı enbiyâ elkabı, keramet üstü bir zuhurat olarak vekiline lütfedilen bir ihsan olduğu gibi, kendi tekke arkadaşlarından birine ihsan edilen zuhurattaki: “Cânı cânan, âşık-ı Yezdan, kurb-u Sultan, kutb-ül ârifan” elkabı da yine bir hakikat ifadesi ile pırlanta nurunu taşımaktadır. Yine mübarek kabri şerifine yazılmak üzere hali­fesine vâki zuhuratın mahsulü bulunan şu dörtlük de candan bağlı olanların gönüllerine işlenmiştir:

“Dede Paşa’dır mahlası
Cemii evliyâ hâsı
İrşâd etmiştir çok nâsı
O idi zamanın gavsı”

Buradaki gavs ibaresinden murat ise, bilindiği gibi, evliya­ullahın başkanı, başı manasınadır..

Rıdvanullahi tealâ aleyhim ecmain.


Dede Paşa Hazretleri, daha hacca teşrifinden önce, muh­telif vesilelerle resen ve şifahen vekilinin kim olduğunu işaret etmiş, garptaki bazı kimselere açıkça beyan ettiği gibi, rüya ve hâl olarak da göstermiştir. Şarkta ise, hilâfet meselesinin künhüne vâkıf olan eskilerle birlikte, eski ve yeni ihvanın ta­mamı da, aynı şekilde hâl, îmâ, işaret ve aşikâre beyanlarla mutmain olarak, tabii ve zaruri bir ittifak hâlinde, Abdürrahim Reyhan Efendi Hazretlerinin hilâfet ve vekâletinde öz ve söz birliği bulunduğunu, kesin olarak Paşa Hazretlerinin bu husu­su sarahata kavuşturduğunu ifade ve teyid etmişler ve “bu iş soy veraseti ile değil hâl ve kemâl veraseti ile olur, hizmet lâyıkını bulur ve buldu” demişlerdir.

“Ne mâl iledir ne câh iledir
Beyim ululuk kemâl iledir”

buyuranlar, işin özünü söylemişlerdir. Daima Paşa Anne’nin yanında olmak kaydıyla, ilk defa Necati Saltabaş’a bu hakikati emreden Dede Paşa Hazretleri, sonradan, Ahmet Yalçıntaş ve Muharrem Gül’ün birlikte bulundukları bir mecliste aynı emri­ni tekrarlamış ve yine Abdürrahim Reyhan hazretlerine gerek yalnız, gerekse pek çok ihvanın huzurunda halifeliğini lisanen tebliğ edip tekiden bildirerek teveccüh ve sohbet yapmasını da emretmiştir. Büyük meşayihlerin yazılı belgeden ziyade şifahi emirle hilâfet tebliğinde bulundukları bir vakıadır. Hattâ Paşa Hazretlerinin hayatta iken tekiden emretmesi sebebiyle, Ab­dürrahim Reyhan Hazretlerinin pek çok kereler teveccüh yaptı­ğı da herkesin bildiği bir gerçektir. Bilinmesinde fayda vardır ki, bizim kolda teveccühü irşada ehil olanlardan başkasına emret­mezler. Hâlidi kolunun asıl kaidelerinden biridir bu..

Dede Paşa Hazretlerinin beyanı ile sabittir ki, bizim kolda irşâd halifesi tektir, ortak ve müşaviri yoktur.

Yine aynı beyana göre, bizim kolun irşâd halifesi mutlak surette mürşidi kâmildir.

Yine bu büyükler büyüğünün tekiden tesbitine göre, bizim kolun benzersiz irşâd sisteminde, müridana huzursuzluk veren, zıddiyet aksettiren zahir erbabı ile tarifçilerin, kendi aklî rey ve tefsirine göre hükümler veren kâl erbabının rolü ve yeri yoktur. Çünkü onlar, kendileriyle birlikte uyanları da helake sürüklerler. Ariflerin müşterek beyan ve tesbitleri ile anlaşılmıştır ki:

“Tekmil olmayan kemâl hâsıl edemez.”

Paşa Hazretlerinin sohbetlerinden süzülen yukarıdaki tes­bitlerden sonra, gene onun bir cehrî tarik halifesinin sorusu üzerine, halifenin nasıl tayin olunduğuna dair bir sohbetini ay­nen banttan satıra naklediyoruz:

- “Evliyaullah asla şeriatsız olmaz. Bir evliyaullah hilâfete geçtiği zamanda ona Allah emreder, Habibi emreder, bütün velîler Onun hilâfetine karar verip imza verirler. Yani rey verir­ler, imza verirler ki, evet, bu sultan bihakkın irşada memurdur, velîdir diye benim sultanım. O bir Cenabı Allah’ın lütfü, Habi­binin eridir. Bir evliyaullah irşada memur olunca, beşeriyetiyle irşâd vazifesini yapamaz. O bir Cenab-ı Allah’ın kudret ve aza­metinin tecellisi ile olur. İrşâda memur olanlar Allah’ın kudreti. Allah’ın azameti ile müridanı idare ettirirler.”

“Hüner akran içinde her cihetten faik olmaktır.”


- Mürşidler insanın yüzüne değil özüne bakar.

“Oy desinler, desinler, dilini dişini yesinler
Kolordunun önünde kız oynatır desinler”


Nutku pâkindir efendim bana bürhandan leziz
Ziri hâkindir efendim bana dermandan leziz

Yusuf-u Kenan hüsnün aklımı yağma ider
Dişlerin dürrü mücevher sohbetin candan leziz

Ârifin her bir kelâmı bir mücevher kanıdır
Canlara verir hayatı âbı hayattan leziz

Ehli nefsin sözleri aklı maaşdan gelir
Ehli irfanın kelâmı dürri mercandan leziz

Aç basiret gözünü bak bu cihana müddei
Var mıdır dünyada bir can kâmil insandan leziz

Salih’em şeyhim Muhammed Pîrî Sami’dir benim
Oldurur dünya ve mâfîhâda bana candan leziz

“Tevessül edip bizi bağlamıştır Peygambere
Pirimiz Muhammed Beşir Erzincanî’den leziz

Çok meşayih gelip geçse de yoktur bir eşi
Hazreti şeyhimiz Dede Paşa Sultan’dan leziz”