Mektubu Halenze köyüne göndermiştir.

Mektubu köylülerin yüksek katına göndermiş oldukları iki mektuba cevap olarak göndermiştir. Onlar Mektuplarında bu hakir-i fakirin onlara sohbete gitmesinden sonra tekrardan geri gönderilmesini talep etmişlerdir. Ayrıca 3 aydır kendilerine gitmediğinden bahsetmişlerdir. O da onlara bu hakirin geciktirilmesinin istihareye mebrıi olduğunu, birkaç gün sonra geniş okyanusta dolmuş bir kadeh olarak inşaallah göndereceklerini i- fade etmişlerdir. Ayrıca Allah Teala'nın onları, efendisini ve bu hakiri Şeriat-ı Mustafa'ya tabiier ve uyanlar kılması ve deni dünyaya buğz etmeleri sebebiyle dua etmektedir. Ayrıca Gavs-ı Azam ile istiane ile bu tarikat-ı aliyye üzere sebat etmelerini, bu hakirle karşılaşmayı beklemelerini, cumaya, cemaata, rabıtaya, hatmeye, sohbete, aralarında meydana gelen hususlara tevbe etmeye çağırmış ve diğer hususlara temas etmiştir.

Hamd alemlerin rabbi olan Allah'a, Salat-u selam peygamberlerin efendisine, temiz tayyib aline ve ashabına olsun. İmdi, Gavs-ı Azam'ın dergahının hizmetkarından muhib ve muhlis olanlara. Allah'ın selamı ve bereketi üzerinize olsun. Sizlere dua ediyor ve dualarınızı talep ediyoruz. Sevgi dolu, sizlerin ih- lâs ve muhabbetinizi gösteren iki mektubunuz bizlere ulaştı. İhlas ve muhabbet bu tarikat-ı aliyye yolunda iki büyük rükündür. Sizin bu güzel durumunuz karşısında bu hizmetkara düşen iki sebepten dolayı şükretmektir. (Allah'a hamd olsun, şükürler olsun. Kuvvet ve güç kendisini teşbih ettiğim Allah'ındır hiç şüphesiz). Birinci olarak: Muhabbetinizin fazlalığı, özellikle de kardeşim Molla Abdulkahhar'dan ayrı kalmanız sebebiyle oluşan ayrılık ateşi. O Vehhab ve A'la olan Allah'ın murad ettiği şekilde sizleri sabah akşam istikamet üzere tutar. Onun Gavs-ı Azam Kutb-i Efham'ın rabıtası altında nihai gayesi budur. Allah Gavs'dan razı olsun, onun kudsi esrarıyla sizleri ve bizleri takdis etsin.

İkinci olarak: Geç gelmesi sebebiyle halinizin değişmesi korkusu. Bu her iki madde havf ile reca, red ile kabûlü biraraya getirir. Bu iki durum yüce mevlayı taleb etmenin kemalindendir. Çünkü öu onu tanımaya götüren cezbedir. Nitekim Yakut' el-Çerhî de böyle demiştir.

Allah Teala'ya müştak olanların ruhları sanki red ile kabul arasında gibidir. Allah sizler? rnasivadan alakanızı keserek en derin muhabbetini tattırsın, zatının dışındakilerden ayrılıp onu talep etme kuvveti versin.

Molla Abdulkahhâr da bu iki mektubunuzu okudu ve neyi murad ettiğinizi anladı. Biz de dostunuza izin verdik. Fakat istihare kendilerinin gelişini geciktirdi. Çünkü hayr Allah Teala'nın tercih ettiğindedir. Gerçek ilim O'nun ilmidir. Çünkü vakitleri ve onda olacakları en iyi bilen O'dur. Eşyalar ise belli W müddettik vardırlar. İnşaallah birkaç gün sonra G^vs-ı Azam'ın deryasından dolmuş kadeh olarak ihvanı yön-lendirmek üzere sizlere gelecektir. O misk kokusuna bürünmüştür. Gavs-ı Azam'ın güzellikleri ona açılmış, o deryadan bol bol içmesi suretiyle zatı-ı ilâhinin tecellileri üzerinde bolca açmıştır. Hef susayan ve kanmak isteyen bu deryayı ilâhiye varıp3 ° güzel ilâhi sudan çokça içsin. Böyle nasıl olmasın ki, Allah Teala'nın dışındakilerle bu olur mu ki? Çünkü Allah Teala'dır cemil olan, mukaddes olan, zi*tıyla mevcud olan. Elbette O'nun yolu da lezzetli olmaktır. Başka bir deyişle: Kainattaki herşey bir vehim veya bir hayaldir. Esasında şöyle de denebilir: Allatan vücûdiye- tinin hissedilmediği herşey vehimdir. Basiret sahipleri Allah dışındaki bir şeye meyledenin he>'ak olduğunu görür. Bunun şahidi İblis ve ona taP' olanlardır.

"Rabbimiz bize hidayet verdikten sonra kalplerimizi saptırma." (Ai-i imran,8) Kim ki Allah Teala'nın doğru yoluna tabi olursa kurtulur. Bunun şahidi peygamberimiz Hz. Muhammed ve diğer peygamber kardeşleri ile onların Şeriatlarına tabi olanlardır. Allah sizleri, tüm talipleri tam hakkını ifa edemeseniz de Şeriat-ı Mustafa'ya tabi, hem zahiren hem de batı- nen ona uyan, deni olan dünyaya buğz edenlerden kılsın. Dünyada itminan ve ona meyledip onda kalmak sadece Allah Teala'ya taat ve O'na olan muhabbetin artması, ve maksudun ve matlubun O olması gayesiyle olabilir. Onun dışındakilere olan sevgi de buğz da bu gaye çerçevesinde olmalıdır. İşte Allah Teala'ya yürümek bu tarikat-i aliyye içinde tahakkuk eder. Onu sevmek ise evliyasını sevmeyi gerektirir.

Ey kardeşler! Allah Teala'ya yönelmek, Subhane- hu ve Teala'yı sevmek, Celle ve A'lâyı marifet etmek her iki cihanda en büyük nimetlerdir. Söyleyenin dediği gibi "ne olursa olsun hiçbirşey buna denk olmaz." Allah Teala böyle kimsenin önüne Şah-ı Nakşibend'i çıkarır ve onu kendisine döndürür, onun dışındakileri bir heves olarak bıraktırır, terk ettirir. Çünkü "Allah'ın rızasıyla bir kulu istikamet üzerinde tutması yeterlidir, gerisinin önemi yoktur."

Kardeşler! Nefislerinizi bu tarikat-ı aliyye üzere sebatkar kılın. Gavs-ı Azam'dan; istianede bulunup kardeşinizin sizlere gelişini Evslilerle Hazreclilerin kainatın efendisini karşılamayı bekledikleri gibi bekleyin. Salat-u selam zatına, aline, ashabına velhasıl tamamı üzerine olsun.

Cumaya, cemaata, rabıtaya, hatmeye ve sohbete devam edin. Sevgi dolu bu mektubun sizlere ulaşmasıyla sevginiz ve şevkiniz belki artar da muhabbet şarabını kana kana tadarak içersiniz ve aranızda söz konusu olan düşmanlıkları bırakır, bunun izlerini silip atarsınız ve yerine dostluğu koyarsınız. İstiğfar çekerek gıybet yaptığınız kimse sebebiyle oluşan gü-nahlarınızın keffaretini de verirsiniz. Bu şeytânî iş gıybetten sakın ola, aman sakınasınız. Aman bu hususta çok dikkatli olun. Allahım! Aralarındaki düşmanlığı bitirmek için ilk selamı veren ile selamını iade edeni, düşmanlığın kalkmasına vesile olanı mağfiret et. Bu mektubun sizlere gönderilmesini küçümsemeyin. Bilakis bu yüce Allah'ın nimet- lerindendir. Çünkü bunda yazılı olanlar cezbe ve ilham ile yazılmışlardır. Bu sebeple mektubu elden ele dolaştırın.

Ey Kardeşler! Düşmanlık bu deni kabih dünyaya olmalıdır. Ki burası sıkıntı, gurur yurdudur. Onda vefa yoktur. Büyük düşmanlık onadır. Şu haberi hiç okudunuz mu: "Dünya melundur. İçindekiler de melundur. Allah'ın zikri ve ona tabi olanlar hariç. "Fakat yine de dünya, Allah Subhanehu ve Teala'yı isteyenler için ganimet, O'na ulaşmayı ve cennette görmeye susayanlar için vesiledir:

Dünyayı nimetleri için istemem

Azık hazırlamaktır uhraya gayem

Hasıl-ı kelam; Gavs-ı Azam'ın gölgesini seviyorsanız ve ona muhabbet etmekle mevlayı sevmeyi arzuluyor ve tarikatine sülük etmek istiyorsanız emrettiklerini yerine getirin. Allah'ın selamı size, köydeki herkese, ashaba, ihvana, dostlara, Şeriat-ı Mustafa'ya tabi olanlara olsun. Salat-u selamın en kamili ona, tüm aline, ashabına, ezvacına, zürriyetine, yakınlarına, tüm nebilere ve rasûllere, şehidlere, salihlere ve onlarla beraber bizlerin üzerine olsun. Amin. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. 16-Şevval-1299