Bu mektubu kardeşi Seyyid Taha'nın (k.s) mektubuna cevap olmak üzere Şeyh Salih'in halifesi Hacı Tayyib el-Muşi'ye göndermiştir.

Ey ne uzak ve ne de yakın olan, hastalıklara tabib olan, insanların isteklerine karşılık veren, vuslata eren, fazilet sahibi, ben ve biz demekten uzak olan! Benim yanımda Mevlana Tayyib Efendi var. O beka

halinde fani oldu ve fena halinden bekabillah'a ulaştı.

Nebevi muhabbetten haber veren kıymetli mektubunuz bize arzedildi ve okundu. Bu mektubla ruhlar neredeyse, seher vaktinde bahçede öten çoskulu bülbüller gibi uçuyordu.

Bize Allah için şükür etmek düşer. Çünkü marifet denizinde vuslat muhabbetinin şarabını içen, tasarrufunda salih olan ve olmayanlara eşit davranan ve emellerin kabesine dalan kimselerin sevgisi bizim için rıe güzeldir.

Gavs'ın yanında olan Seyyid Salih aşık oldu. Mürşidi Mevlana Hz. Taha (k.s) onunla övündü. Allah bizi ve sizi o ikisinin bereketi ile berketlendirsin. Çünkü bunda sizin sıkıntı ve hastalıklardan selamette olma müjdesi vardır. Böylece sizin kederlerden sıyrılmanız mümkün olur. Asi, kalbleri katı ve bu yoldan uzak kimselerin hallerinden sual ediyorsunuz.

Alllah'a hamd olsun ki himmet sahihlerinin sayesinde, bela ve gam dalgalarından kurtulduk,

Yoksa karanlık gecede, dalgalardan korkmakta; bela ve fitnelerle helak olmaktaydık,

Dostlarımızın bizim için evliyanın büyüklerinden yardım dilemeleri gerekir.

Ucub kötü olduğu haber verilen hasletlerdendir. Eğer bu kötüleme bu dergahın hizmetçisi için olursa Allah'a yemin olsun ki, benim için ne himmet, ne keşf, ne de keramet vardır. Ancak sadatın üzerimdeki lütfü müstesna.

Eğer kötü hal varsa himmet sahibinin gaflet çölünde otlayan kimse için dua etmesi uygun düşer. Eğer bu kötülemeyi Gavsu'l Azam'ın (k.s) dergahına yapıyorlarsa Allah şahid olarak yeter. Dünyevi himmeti, kendi şeyhine nisbet edenleri, dünya için şeyhini medh edenleri, dünya için şeyhin himmetini sarf ettiğini zannedenleri ve başkalarına değil, sadece sevenlerine dünyevi mansıbları celbettiğini düşünen-leri Allah affetsin. Şeyhler bu söylenenlerin dışındadır. O kimseler şeyhlerin hizmetlerini Allah dışındaki bir gaye ye yönlendiriyorlar.

Lime ile ilgili işi tehir etme konusundaki acaib sorunuza Nehri'yi görmekle müşerref olmanız size cevap olarak yeter. Çünkü oranın sakinleri kendi nefisleri için istedikleri şeyleri dostları için de istiyorlar. O da ilâhi cezbe ve manevi yakınlıktır. Allah'a yemin olsun ki, bu şeref en yüce şereftir. O şerefin ne olduğunu ve sahibine galip geldiğini biliyor musunuz? Onlar için - dünya ve ahirete aldırış etmeseler dahi- hem dünya hem de ahiret saadeti vardır. Yine onlar için makam ve riyasetten kaçsalar dahi dünyada makam ve riyaset vardır. İnsanlar bu durumu ile O'nu hakir ve zelil görürler. Halbuki o Allah katında büyüktür.

Dünya ve ahireti istersen,

Ya Allah dostlarının yahut Allah'ın sırrı ol.

Himmet olabilmesi için keşke dostlar bildikleri ile amel etselerdi. Durum nasıl olacak ile ilgili şeklindeki en acaib hususlardan ve sizin hüsnü zannınızdandır. Allah'a yemin olsun ki yarın gece olacak şeyleri bilmiyorum. Nasıl oluyor da gelecek sene ile ilgili şeyleri bilebilirim. Hasılı bu durum bu aciz ve fakirin yanında hazırlanmış bir şey değildir. Bu hususta maslahatı ve sadatın rızasını düşünüyorsunuz da, Allah'a olan tevessülden bir şey kaybetmemeyi düşünmüyorsunuz.