Halifesi Molla Abdulkadir'e hilafet izni verdiğini beyan etmek için Hasan Ağa ve diğer büyük zevata yazdığı Mektuptur.

"Bu rabbimin lütfundandır."(Nemi,40) Şanı yüce olan Allah'ı teşbih ederim. O ne yücedir ki kahrıyla lüt- funu yüce zatında topladı. Şüphesiz O kullarının tüm yaptıklarını Hakîm ve Habîr sıfatlarıyla görür ve bilir.

Muhterem Hasan Ağa'ya!

Onun ve diğer ağaların, ulema ve fukaranın kadru kıymeti arta, adetleri çoğala. Sizlere es-selamü aley- küm deyip dua ettikten sonra, şerefli zatınız yanında şu hususların malum olmasını dilerim: Bu zamanda fitneler çoğalıp, Rasûl-i Kureyşî Haşimî'nin (s.a.v) ümmeti her türlü bela ve sıkıntılara düçar olup şaş- kınlaşınca, türlü türlü dalalet yollarına daldılar ve hi-dayetin tüm tarîklerinden saptılar. Bu insanların çoğu İslamın temel esaslarını bile bilmez oldu. Hatta bir kısmı la ilahe illellah Muhammedu'r Rasûlüllah sözünü bile hakkıyla söyleyemez. Müctehidlerin çoğu, bu sözü güzelce söyleyemeyen insanın tüm salih amellerinin yok olup dinden çıkmayacağında ittifak etmişlerdir, ancak bu söz kıyamet gününde mizanda göklerden ve yerlerden daha ağır gelecektir.

Bu insanların bir kısmı da, peygamberimizin babasının, annesinin isimlerini, nerede doğup vefat ettiğini doğru dürüst bilmez. Allah bizleri ve sizleri bu halden korusun. Onları ve bizleri gaflet uykusundan uyandırsın. Amin ya Muîn.

Bunların bir kısmı ise Nebevî Şeriatın ahkamının çoğunu bilmez. Allah Teala bu halden bizleri korusun. Bu sebeple pekçok günahlara düşerler. Nehye- dilen şeyi bilmezler ki, işledikten sonra tevbe, niyaz, tazarru ve istiğfar ile rablerine dönsünler de günahları affedilsin. Oysa bunlar tevbe etmeden ölüyor- !ar. Bu halden Allah'a sığınırız. Bunlar Cebbar olan Allah'ın azabına uğrayacaklardır. Allah (c.c) bizleri ve sizleri bundan korusun. Amin.

Hz. Peygamberden rivayet edilen hadislerde içinde geçenlerden anlaşıldığına göre: fasıklar üç kı- simdir:

1 -Bir kısmı ya alimlerden uzak olduklarından ya da onlara kulak vermediklerinden helalle haramı ayırt etmezler. Allah Teala onları ve öyle yapıp batıla mübtela olan insanları gafletten uyandırsın.

Bunlar ipek elbise giyerler, başlarına ipek mendil sararlar. Pek çoğu ipeğin haram olduğunu bilmez. Bunu bırakın, bazıları ipeğin erkeklere helal olduğuna inanır. Oysa Rasûlullah'tan (s.a.v) şu hadis-i şerif rivayet edilmiştir: "Bir haramı helal kılan küfre girmiştir." İpek erkeklere haramdır. Giymeye ısrar etmek büyük günahlardandır. Hatta alimlerden birisi bir ki-taptan naklederek, bir hafta ipek giymenin bir mümini katletmek gibi olduğunu söylemiştir. Bundan. Allah'a sığınırız.

Fazilet ve takva ağacı olan ilim sahiplerini kınayanlar, onlarla alay edenlere gelince; bu insanları zelil duruma düşürmek ve hakir görmek -Allah muhafaza -müctehid imamların ittifakla verdikleri fetvaya göre açık küfürdür.

Eğer bunlar uyanıp da bu günahlarına tövbe etmezlerse, şüphesiz bu dünyadan tevbesiz olarak ayrılırlar, kıyamet gününde ise cehennemde kızdırılırlar ve hallerine pişmanlıkla feryat edip ölümü arzulaya- cakları şekilde azaba uğratılırlar. Bilindiği üzere üzeri paslanmış ve iyice kirlenmiş kaplar ancak güçlü ateşle temizlenip beyazlatılırlar. Bunların hali de böy-ledir. İmam Rabbani hazretleri bunu bu şekilde beyan etmiştir.

2-Bir kısmi ise helalle haramı bilirler fakat aralarını ayırmaya aldırmazlar. Her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar, azgınlar da onlara uyar. Bunlar def ve zurna çalıp oynarlar. Kadın erkek birarada dururlar. Kalp ehli insanlar, def ile zurnanın, sevap ve günaha aldırmayan, Allah Azimuşşan'a yönelmeyen kimseleri kendilerinin çalındıkları meclise davet ettiğine inanırlar. Bu meclislere de Kahhâr olan rabbine ihtiyaç his-setmeyen kimseler gider. Bunların durumu Allah'ın dilemesine kalmıştır. Dilerse onları uyandırır ve tev- be ederler, O da tevbelerini kabul eder. Dilerse tevbe kapılarını yüzlerine kapatır, uyanamazlar ve bu hal üzere ölürler. Böyle olursa hiç şüphesiz onları acıklı bir azabın içine sokar, kendilerini zakkumla besler, hamîmle sular.

3- Bir kısmı da şunlardır: Bunlar ümmetin alimleri ve Rasûlüllah'ın varisleri ile beraberdirler. (Allah Te- ala bu kutlu insanların fazilet ve şereflerini artırsın. Boyunlarımızı onların ayakları altında kılsın. Onların kudsi nefisleriyle hayatımız boyunca bizleri faydalandırsın. Amin). Bu sebeple kendilerinde helalle haramı ayıracak bilgi vardır ancak tam olarak gayret gösterip çabalamazlar. Bundan dolayı nefisleri itaatkar olamaz, şeytandan uzaklaşamazlar. Şeytan nefsin gölgesinde bunlara yanaşıp galebe çalar, yoldan çıkarır. Bunlar böyle günaha düştüklerinde rablerinden kork-malarına, kalplerinin titremesine rağmen, yine de haramlara düşerler. Düşerler ama nefse ve şeytana karşı koyacak takatleri yoktur. Allah Teala bunlara tevbe kapısını daima açık tutar. Onlar da günahı irti- kab ettikten sonra hemen Allah'a tevbe ederler, Allah da tevbelerini kabul eder.

Daima alimlerle beraber olmaya, sohbetlerinde oturmaya, konuşmalarını dinlemeye, fıkhî hükümleri °nlardan öğrenmeye, emrettiklerine yapışıp nehyet- tiklerinden sakınmaya gayret göstermeliyiz. Böyle yapalım ki, belki salihlerden oluruz. Böyle yapmazsak üçüncü kısımdakilerden olabiliriz. Bundan Allah'a (c.c) sığınırız.

Bazıları Fatiha'yı bile doğru okuyamaz. Şafii müc- tehidler, bu insanların namazlarının batıl olduğu fakat Şeriat dairesinin dışına çıkmadıkları konusunda icma etmişlerdir. Onların nikahları da çoğunlukta yoktur, zina içindedirler. Çünkü konuşmalarına dikkat etmezler. Bundan Allah'a sığınırız. Çocukları veledi zinadır. Kıyamet günü farz namazlar onlardan sorulup istenir. Bir tek namazı terk etmeye seksen bin yıllık azap vardır. Allah korusun.

İşte bu şekilde her tarafta fitneler yayılınca, her bölgeye oradakileri aydınlatmak için alimler gönderdim. Sizin oraya da alim, fazıl, emin ve Rasûlüllah'ın Şeriatı üzerine olan bir zatı gönderdim. Gönderdim ki, yarın Allah'a sığınacağınız hususları Sâdât-ı Nak- şibendiyyenin himmetiyle sizlere öğretsin. Çünkü kıyamet günü Allah'ın azabı vardır ve öyle sıkıntılıdır ki "O gün kişi kardeşinden, anasından, babasından, hanımından ve oğullarından kaçar." (Abese,34-6) Hazırlıklı olmak gerekir. Çünkü o gün sizlere çok korkunç gelecektir. Zira "O gün, ne mal, ne de oğullar fayda vermez. Ancak Allah'a sağlam ve temiz kalp getiren müstesna." (Şuara,88-9) İşte bu korkunç günü rahat karşılamanız için size İslam'ı öğretecek kişiyi gönderdim.

Gönderdiğim zatla beraber Akidetu'l İman'ı gönderdim. Erkekler, kadınlar ve çocuklar ondan lazım olan bilgileri öğrensinler ve sadat-ı kiramın himmetiyle kâlu belâ dedikleri günün ve Allah Rasûlünün üzerlerindeki hakların sorumluluğunu yerine getirmiş olsunlar.

Tarikati Aliyye-i Nakşibendiye'ye girmeyi talep edene gelince; bu yol sahabenin yoludur. Kulu rab- bine yaklaştıran ve O'nun gadabından uzaklaştıran yoldur. Şevk, cezbe muhabbet, zevk ve safa yoludur. Bu yola girmekle sekeratul mevt sıkıntıları, kabir yalnızlığı, münker nekirin suali kolaylaşır. Bu yol dünya sevgisini kalpten söküp atar, yerine Allah ve Rasûlünün sevgisini koyar. Böylece mal ve evlad ile ilgilenmek de taat olur.

Silsile-i aliyyenin büyüklerinin sohbetiyle imanın kaybolmasına karşı güven oluşur. Çünkü bu yolun büyükleri Allah dostlarıdır. Onların dostları olan da Allah dostudur. Onlar öyle kimselerdir ki, sıdk ile onlarla beraber olanların durumu şu hadisteki gibidir: "Bir alimle iki saat beraber oturan ve ondan iki kelime öğrenen veya onunla beraber iki lokma yiyen veyahutta onunla beraber iki adım atana Allah kıyamet günü iki cennet inşa eder. Her cennet iki dünya büyüklüğündedir."

Tarikat-ı aliyyenin en küçük faydası şudur: Bu yola tutunan kabrinde kıyamete kadar üstadın suretiyle dostluk edecektir. Çünkü, kitaplarda yazıldığına göre, insan dünyada hangi amele ünsiyet ettiyse vefatından sonra da kıyamete dek onunla ünsiyet edecektir. Üstadla ünsiyet nere, inek, at, koyun, köpek ve merkeple ünsiyet nere? Çünkü bu dünyada dünyalıkları sevenin dostu kabirde de onlar olur. Böyle olunca da inek başına bevleder. At göğsünü çifteler, koyun kabri pisler, köpek kabirde ulur durur ve kendi- s,ni seveni ısırır. Merkep te kendisini sevenin burnuna yellenir.

Mukarrabûnun yoluna gelince, onların bir tek namazı zahidlerin 70 namazına denk gelir. Onların yolu olan tarikat ile cezbe meydana gelir. Bu cezbe med- hedilirken hak cezbelerinden bir cezbenin insu cinnin ameline denk geldiği söylenmiştir. O derece kıymetlidir. Bu yolun meşayihlerine gelince, onların himmetleri çok yücedir. Dünyadaki her şey onların yanındaki ummana göre bir damla su gibidir. Kim ki onların emir ve nehiylerine uyarsa, dünya ve ahireti mamur olur. Malları artar, inşaallah imtihanı verip başarılı olanlarla beraber cennete girer.

Koca okyanusdan bir katre olmasına rağmen bu kadar medh yeterlidir. Molla Abdulkadir anlattığım hususlar için vekilim ve halifemdir. Bunları onlara öğretsin. Bu tarikat-i aliyye yoluna girmek istemeyen kimseyi Allah Teala Şeriat-ı ğarranın ipine tutunmaya muvaffak kılmış ise ona zorlama olmaz. Allah bizleri ve sizleri Şeriat üzere amel etmeye, emirlerine yapışıp, nehiylerinden kaçmaya muvaffak kılsın. Kıyamet günü Rasülüllah'ın (s.a.v) huzuruna yüzümüz ak olarak çıkmayı bizlere nasib etsin.