Halifesi Molla Halil'e göndermiştir.

O nun adıyla. "Yerdekiler ve göktekiier, herşey O'nu teşbih eder." (isra, 44) Sen de Nebiye ve âline salât eyle. imdi; Gavs-ı Azam'ın kapısının hizmetçisinden kıymetli kardeş, dostumuz Molla Halil'e .

İmamların sığınağı Şeyh Seyyid Ubeydullah'la ilgili bir Mektup göndermeye dair ki mektubunuz elimize ulaşınca, ilgili mektubu size gönderdim. Fakat sizce de malum olsun ki, bu hizmetkar mektubun gönderilmesinde bir maslahat görmemektedir. Çünkü bir kimse Gavs-ı Azam ve onunla ilgili malumat ve bilgilerle etkilenmez ve onun gölgesinde gölgelenmeyi arzulamazsa Mektupları alıp okumak ona fayda mı verir ki? Hem Gavs-ı Azam hakkında şüphe mi var? Halbuki irşad hizmetinin kutbu olan Hazreti Seyyid Taha ona şöyle demişti: "Herkesin yükü sırtımda, ancak seninkisi boynumda." Bir defasında da ikisinin hizmetlerini kastederek ona şöyle demişti: "Senle ben aynı boyunduruğa çekilmiş iki öküz gibiyiz." Bir keresinde de şehadet parmağıyla orta parmağına işaret ederek "biz bu ikisi gibiyiz" demişti. Dedesi Molla Abdurrahman'ın kutub olduğunu söylemesine rağmen onun hakkında bir defasında şunu da demişti: "Meşayih kabilesi Arkaş'tan evliya eksik olmaz ama onun gibisi hiç olmadı, olmayacak da." Halifesi Kevsec hangi sebeple ona hilafet verdiğini sual edince şöyle demişti: "Benim iznimle mi halife oldu? Vallahi bana gelmeden önce o kendi yurdunda şeyh idi." Onunla ilgili daha neler neler söyledi. Onun münkiri olan Seyyid Taha'nın da münkiridir, yalan- layıcısıdır. Ceza gününe kadar sabretsinler bakalım onlar orada nasıl cevap verecekler? Biz aslında nefislerine geldiği şekilde büyükler hakkında ileri geri konuşanları cevaplamaktan aciz değiliz. Çünkü enbiyanın ve evliyanın inkarı tarih boyunca olmuştur. Onlar hakkında çok şey söylenmiştir. Bunun delilleri Kur'an'da vardır: "O sihirbazdır, yalancıdır." (Sad,4) "O mecnundur diyorlar." (Kalem,51) "Eğer seni yalanladılarsa senden önce peygamberler de yalanJanmıştı." (ah imran,i84)

Onların kınaması ve övmeleriyle hizmetinden sakın geri kalma. Onlara beddua da etme. Sadece mağfiret dile. Çükü Allah'ın azabı şiddetlidir. Onların durumunu Allah'a havale et. Dilerse onlardan intikam alır, dilerse affeder. Sana düşen Şeriatın hükümlerini tebliğ etmendir. Dileyen yapışır, dileyen yüz çevirir. "Rabbin kullara zulmedici değildir." (Fusiiet,46) Hidayete ulaştıran Allah Tealadır. Bunu unutma. Nitekim Habib-i Muhtarına şöyle buyurmuştur: "Sen, sevdiğini doğru yola iletemezsin, fakat Allah dilediğini doğru yola iletir." (Kasas,56)

Allahın hidayet verip sonradan kalplerini çevirdiği kimseleri de kınama. Çünkü bu da tarih boyunca olan bir durumdur. Zaten Allah Teala şöyle buyuruyor: "Semud kavmine gelince onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü doğru yola yeğlediler." (Fus¡iet,i7) Tevbe edenlere, sohbetlerinde, nasi-hatlerinde, Şeriatın ahkamını beyan etmeye çokça eğil, özellikle de Fatiha'yı, akideyi onlara öğret; ipek giymekten men et, çünkü ipek fasıkların alamet- lerindendir. Zevâcir'de şöyle geçer: "İpek giymeyin. Dünyada ipek giyen ahirette giyemez." "Dünyada ipek giyen cennete giremez." "İpeği hayırdan nasibi olmayan giyer." "Bu ikisi (ipek ve altın) ümmetimden erkek olanlara haramdır." "Cennetin zineti ve ipeğini istiyorsanız onları burada giymeyin." "Kim dünyada ipek giyerse ahirette ondan mahrum kalır." "Allah'ın günlerini (ahireti) umud eden kimse ipek giymesin. Dünyada ipeği ahirette giymeyi ümid etmeyen giyer.

Peygamberlerinden kendilerine bu hadisler ulaştığı halde elbiselerinde ve evlerinde ipek kullananların durumu nasıl olur acaba? Oysa "ipek elbise giyene Allah kıyamette ateşten bir elbise giydirir."

Bizlerin başlarındaki ipekten değildir derlerse, onlara de ki: "Doğrusu o ipektir. İpek olmadığı kabul edilse bile, fasıkların giysisidir."

Onlara nazik bir hatırlatma yapıldığında muhtemelen hatırlayacaklar veya korkacaklardır. Kim tevbe ederse kendi yararına etmiş olur. Kim de tevbe etmezse belki Allah ona ileride gerçeği gösterirde bağışlar, hakikati anlar.

Kadınlarla erkeklerin birarada bulunmalarından, şeytanın müzik aletlerini dinlemekten insanları men ediniz. Hanımını erkeklerle beraber oynamaktan alıkoymayan kocaya yazıklar olsun. Bu oyun işi büyük bir fitnedir. Müslümanlar bunu kafirlerden almışlardır. Oynamak bir tarafa erkeklerin hanımlarını yabancılara gözükmekten, onların önünde bulunmaktan dahi men etmeleri gerekir. Çünkü, bunlar azab-ı elîmi gerektirir.

İnsanlara cumaya gitmelerini, cemaate katılmalarını emrediniz. Çünkü Cuma namazı ehli sünnet vel cemaatin şiarlarındandır, bilakis İslamın şiarların- dandır. Cumayı terk etmek büyük günahlardandır.

İnsanlara dünyanın fani olduğunu, nimetlerinin zail olduğunu, burasının sıkıntı ve meşakkat yurdu olduğunu haber veriniz. Dünyayı ahiretin tarlası kılan kimse için ise durum böyle değildir. Nitekim bir hadiste şöyle beyan edilmiştir: "Dünya ve ondaki herşey melundur. Zikrullah ve onun peşinden gelen nimetler hariç."

Ahiret ebedidir, azabı şiddetlidir, nimetleri lezzetlidir. Cehennem azap yurdu, cennetse rahmet yurdudur. Orada Allah Teala ile karşılaşılacak ve görülecektir. Bu iki büyük nimete denk olan hiç bir nimet yoktur.

İnsanlara beyan ediniz. Bizim yolumuz cezbe ve muhabbet yoludur. Bu iki haslete sahip olan için daha büyük fazilet yoktur.

Ben sevgilinin aşığıyım

Derdim gayretim O'na

Küfür ve imana gelince

Onlar kala ikinci sırada

Allahın selamı sizlere, dostlara, ihvana ve Şeriatı Mustafa'yı (s.a.v) iltizam edenlere olsun. Salatu selamın en efdalı, yağmur katreleri, ağaç yaprakları ve olacak olanlar miktarmca nebilere, rasüllere, mukarrabûn meleklere olsun. Amin. Hamd olsun Alemlerin rabbi olan Allah'a, (c.c)