Bu mektubu , Molla Abdulkerim el-Bitlisî'nirı Efendi hazretlerine yazdığı ve Mirza Bey'in artık emr-i şerifinden çıkmayacağını vaad ettiğini belirttiği Mektup sebebiyle, Mirza Bey el-Huveytî'ye nasihat etmek için yazmıştır.

O'nun adıyla. "Yerdekiler ve göktekiler, herşey O'nu teşbih eder." (Isra, 44) Salat-u selam mahlukatın en şereflisi Muhammed'e, aline ve ashabının tamamına olsun. İmdi; Gavs-ı Azam'ın dergahının hizmetkarından İzzet sahibi Mirza Bey'e! Allah onu pişmanlık duyacağı fiilleri işlemekten muhafaza eylesin. Molla Abdulkerim'in, izzet sahibi zatınızın nihai gaye olan Allah Teala'ya yaklaşmayı temin edecek yolu teslim edip kabul ettiğini haber veren mektubu bu hizmetkara ulaştı. Şüphesiz arzu edilen Allah Teal- adır, yoksa deni-kabih-habis dünya değil. Çünkü dünya hayatı oyun, eğlence, süs, övünme, çok malla böbürlenmekten ibarettir. Bunların nihayeti ise heba olmaktır. Bu hizmetkar bu habere hamd etmektedir.

Bu benim rabbimin ikramıdır, şükredecek miyim yoksa inkar mı edeceğim diye beni imtihan etmektedir. Allahım! Sen bu hizmetkarı şükredenlerden kıl.

Ruh daraldı ve kalp biran önce varmaya niyetlendi. Bu sebeple bu hizmetkar hızlıca varmak için Zir- nak'tan Memânî'ye döndü. Daha sonra gelip esen kader rüzgarı onu kendi ihtiyarı ile iş yapmaktan alıkoydu ve dört veya beş gün geç kalmasını icap ettirecek şekilde Haftrenk'e götürdü. Böyle olunca meydana gelen hadiseler kendisinde şaşkınlığa sebep oldu ve şu duaya sığınmaktan başka melcei kalmadı: "Allahım! Bana hakkı tam olarak göster. Ona tabi olmayı nasip eyle." Sonra bu hizmetkarda bu mektubu yazma düşüncesi sadır oldu ve yazmaya başladı:

Norşin'de karşılaştığımız ve savaşa gitmek üzere ahidleştiğimiz ey aziz kardeşim! Bu hizmetkarın sevgisi hala devam etmekte ve Allah Teala'dan onun rızasını kazandıracak fiilleri işlemeniz için dua etmektedir. Sizlere ve bu hizmetkara yapması gerekli olan iş öncelikli olarak bu hususta dikkatli ve uyanık olmamızdır: Dünya, yurdu olmayanın yurdudur. Burası pişmanlık, hüsran, zillet, gurur yurdudur. Sonu ise sekerattır, peşinden de azaplar gelir. Bu azapların en çetini kabir sualidir. Öyle olur ki kabirde azabın en şiddetlisini çeken kafirler bile, daha şiddetlisi karşısında kabirlerinden çıktıkları gün şöyle derler:

"Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı." (Yasin,52) Yazıklar olsun, vahlar olsun bu insanlara. İşte bugünün korkunçluğunu ifade etmek için Rab- bu'l İzze'nin onu büyük korku günü olarak (Enbiya.103) beyan etmesi yeter. Keza ulu'l azim peygam-berlerin nefsî nefsî demeleri yeter. Ancak peygamberimiz bundan müstesnadır. Her peygamber nefsî nefsî derken o ümmetî ümmetî diyecektir. Cehennem azabı ise kabir azabına göre daha şiddetli ve daha uzun sürelidir.

Ancak, Allah Teala cennette çeşitli nimetler hazırlamıştır. Gözler ne böyle birşey görmüş, ne de kulaklar işitmiştir. Bu nimetleri insanın aklına getirebilmesi bile mümkün değildir. Bunlar ise dünyada satın alınır. Molla Abdulkerim'in Mektuptaki kastından anlaşılan şudur ki, izzet sahibi zatınız Demirci ve Kışlık'ı bu hizmetkar için imar etmek istemektedir. Öyleyse kendinize bir bakın! Bu dünyada gerçekten Allah Teala'ya yaklaşmak istiyor musunuz? Sizin de düşündüğünüz gibi bu hizmetkarın gayesi Allah Teala'nın muradına uygun amel etmektir. Kendileri sizin muhabbetinizle orada oturmak istiyor. Sizler, sizlerden sonra da çocuklarınız sizin şanınıza yakışır şekilde hangi şekilde olursa olsun bu işe sebep olunuz. Eğer Abdulkerim'in muradı izzet sahibi zatınızın Allah Teala'ya tevbe etmek istediği ise, bu durumda bu hizmetkara düşen şükür secdesi yapmaktır. Size düşen de hemen, süratlice şevk, cezbe ve koşar adım, ileriye bırakmadan Allah'ın ve kulların haklarını gözetmektir. Bu ikisini eda etmeniz ise Allah'ın lütfuy- la bu hizmetkarın ellerindedir. O bu işe kefildir. İşit- mişsinizdir, tenceresi olan kulpunun neresinde olduğunu bilir. Busîrî de şöyle der:

Ey nefs! Küçük günahı hakir görme büyüktür

Rabbın gufranı yanında büyük günah küçüktür

Belki rabbim rahmetiyle taksimat yaparken

İsyanın durumuna göre affolman mümkündür Efendimiz Câmî de şöyle der: Günahım ikiyüz harman kadar olabilir Ahimin şimşeği onları iyice yakabilir Yüz kitap dolusu isyanım bile olsa Gözyaşlarım onları tamamen silebilir Kendisini teşbih ettiğim Allah Teala da şöyle buyurur. "Rahmetim gazabımı geçmiştir." Allah Teala, Rasulü Mustafa'ya (s.a.v) ne kadar mağfiret sahibi olduğuna dair şu ayetleri indirmiştir:

"Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başka herşeyi dilediğine bağışlar." (Nisa,116) "Allah bütün günahları bağışlar."(Zümer, 53) (Ey Muhammed), kullarıma haber ver, ben ziyadesiyle esirgeyenim." (Hicr,49) "Ancak tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenler. İşte Allah on-ların günahlarını sevaplara tebdil eder. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir." (Furkan,70) Beni İsrailden yüz kişiyi öldüren ve tevbe etmek isteyen kimsenin yurduna varmadan önce vefat etmiş olduğu kıssa dahi size yetmez mi? (Enbiya,54) Netice olarak, birkaç gün daha durursanız bu hizmetkar inşaallah sizlere ulaşacaktır. Yok durma yacaksanız hangi yere gitmek istiyorsanız gidebilirsiniz. Çünkü bu hizmetkar sizleri uyarmaya, sizler için dua ve istiğfarda "bulunmaya devam edecektir. Zira o kendisi için ne istiyorsa sizin için de onu istemektedir. Hidayet verip, işleri yürüten Allah'tır. Tüm hallerde ona tevekkül etmek gerekir. Allah sizleri devletin işlerini yürümeye ikame ettiği gibi Şeriatın ayakta durmasını temine de kaim kılsın ve sizleri pişmanlık duyacağınız işlerden muhafaza buyursun. Sizlere izzet, şeref ve hidayetin gerektirdiği şeyleri ikram etsin. Zatınıza, dostlara, ihvana ve Şeriat-ı Mustafa'ya tabi olanlara selam olsun. Allahım! Muhammed Mustafa'ya, aline, ashabına, zürriyetine, ehli beytine selat-u selam eyle. Alemlerin rabbi olan Allah'a hamd olsun. 19-Cemazil Uhra-1299