MENKIBELER-3

Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretleri bir gün sohbet ediyordu. Sohbeti bittikten sonra, müridlerine dönerek; "Erzincan'lı Hocayı karşıdaki binanın damını loğlaması için gönderdim. Gidip bakın ne yapıyor?" demiş.

Müridlerinden birkaç tanesi söz konusu yere gidiyorlar. Bir de bakıyorlar ki; Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri, binanın üzerinde oturmuş, parmağı ile loğu, bir o tarafa, bir bu tarafa götürüp getiriyor. Müridler hayrete düşüyor ve hemen gidip, gördüklerini Abdurrahmanı Tahi (k.s.) Hazretlerine anlatıyorlar.

* * *

Erzincan'da askerlik görevlerini yapan, Turhal'lı Ahmet ile Mehmet adında iki arkadaş Erzincanlı arkadaşlarına; "Burası evliyalar diyarı" diyorlar. "Peki ama biz hiç göremedik siz biliyor musunuz?" diyorlar. Erzincanlı arkadaşları da; "Evet tabii ki var" diyerek, Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri'nden bahsediyorlar. Ve bu konu üzerinde arkadaşlar Şeyh Efendi hakkında, kendi aralarında tartışıyorlar. Turhallı Ahmet ile Mehmet, Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri hakkında arkadaşlarının anlattıklarına pek inanmıyorlar. "Bizi Efendi Hazretleri'nin tekkesine götürün eğer bizim nereli olduğumuzu, biz kendisine söylemeden bilirse ona inanırız" diyorlar.

Erzincanlı arkadaşları da, Ahmet ile Mehmet'i yanlarına alarak Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri'nin dergâhına götürüyorlar. Tekkeye vardıklarında içerisinin çok kalabalık olduğunu görürler. Yer bulamadıkları için dışarıda, merdivenlerin önünde otururlar. Buradan Efendi Hazretleri'nin sadece sesini duyabilmektedirler. Efendi Hazretleri bu esnada sohbet buyurmaktadırlar. 

Efendi Hazretleri sohbet ortasında sözünü keserek bir müridine döner ve "Bir Şeyh müridinin biri batıda biri de doğuda olsa ve Şeytan bu müridlerin aklını çalmak istese; bu durumda şeyh onlara yardımcı olmazsa toprak o şeyhin başına. Neredeki Ahmet ile Mehmet'in Turhallı olduğunu bilmesin!" demiş. Kendilerini görmediği halde nereli olduklarını dahi sormadan Efendi Hazretleri'nin bu sözlerini duyan asker Ahmet ile Mehmet hayrete düşmüşler. Hemen fırlayıp Piri Sâmî (k.s.) Hazretleri'nden özür dileyerek itaat ederler. Askerler Ahmet ile Mehmet bu olayı gittikleri her yerde anlatırlar.