Tahi (k.s.) Hazretleri'nin oğlu Muhammed Ziyaeddin (k.s.) tarafından Sâmî (k.s.) Hazretlerinin oğlu

Selahattin Kırtıloğlu'na yazılmıştır

Bütün hamdler şol Allah'a olsun ki, emirlerine itaat etmeyi, nehiylerinden korunmayı kullarına ihsan eyledi. Salat ü selâm, Efendimiz Muhammed'e (s.a.v.) olsun ki, Allah'ın emirlerini yapmanın ve nehiylerinden sakınmanın yollarını açıklayıcısıdır. Her iki yolu bize kadar ulaştıran âl ve ashabına da olsun!

Bundan sonra bu mektup, yüksek dergâhın hizmetçisinden, Allah yolundaki güvenilir kardeşi, en yüce şeyhin veledi halkı, hakka' 1-yakîne ulaştırmaya çalışan muhterem evlât Selâhaddin Efendiye'dir. Allah onu nezdinde makbul olanlardan eylesin.

Mektubunuz, hizmetçiye ulaştı. Selâmetinize ve ondan mesleğe sahâhiyet kokusu duyduğuna çok sevindi. Bu durumunuz için, Allalva hamd ve şükür etti. Ey kardeş! Bu tarikat, hatta diğer tarikatlar da üzerinde kuruldukları usullerden başka bir ilâve veya ondan bir eksiklik yapmaya hiç kimsenin müdahale etmesine hakkı olmayıp ve ehillerinin, Allahü Teâlâ'dan başka hiçbir kimseye, ihtiyaçları yoktur. Onlar daima kendi kusurlarını ve Allah'ın azametini düşünürler. Kınamaları ve onları yapan kimseler hakkında, şiddetli tehditten haber veren birçok âyet ve hadisler, vârid olduğu, kibir, ucb, hased (kıskançlık) gibi kötü ve yerilen evsafları kendilerinden sıyırmakla, çalışmaları, daima Allah'a yönelmek ve razı olduğu şeylerde olup, kendilerinde, mezkûr kötü vasıflardan kalbi temiz olmayan kimse, iyi vasıflarla muttasıf olması ve onları tahsil etmeye çalışması, farz-i ayn olan şeylerdendir.

İşte bu gaye üzere yüksek tasavvuf âlimleri, Kâdiriyye, Kübreviyye, Çeştiyye ve Gazâli'nin tarikatı gibi birçok tarikatlar kurmuşlardır. Fakat bu mertebeye vâsıl olmak için, tarikatların âlâsı, yüce Nakşibendi tarikatıdır. Allah bizi ve sizi, sahibinin sırlarıyla takdis eylesin. Çünkü bu tarikatın esası sünnet-i seniyyenin mütabeatı, dindeki ruhsatlardan ve Allah'ın rızası olmayan bid'alardan korunmak üzere kurulmuştur. Bununla beraber Taği Üstadı Azam, Allah bizi ve sizi onun sırlarıyla kutlayıp ondan razı olsun. Beyan ettiğine göre, Nakşi tarikatında mezkûr vasıfların diğer birçok şartları vardır ki salik olan mütabeat eylediği mürşidine karşı muhabbeti ve mürşidinden başka, dünya mürşidlerle dolu ise veya ondan daha yüce bir mürşid de olsa, hidâyeti ancak kendi mürşidinin aracılığına hasr edilmiş olduğuna itikad etmesiyle, hakkında ihlâs sahibi olması bidayette güç de olsa, kendisine emirlerine imtisal nehy eylediği şeylerden sakınma hasıl olması için mürşidine emirlerine imtisal nehy eylediği şeylerden sakınma hasıl olması için mürşidine teslim olmasıdır.

Öyle ise, akıllı olan kimseye, dünyasını ahiretine mezra edip, hayatını dâr-i bekada (ahirette helakine ve AHah'a (c.c.) karşı mahcubiyetine (utanmasına) sebeb olacak şeylerde zayi etmemesi ve (harcamaması) lâzımdır. Bu nasihat, akıllı kimsenin zihninde sabit olup dünyanın kötülüğü, rezaleti, aşağılığı, aklında yerleştiği vakit, aziz ve Yüce Allah'ın rızasının olduğu şeylere çalışması lâzımdır. Allah'a kavuşmanın yolu işte budur. Şayet birisine Nakşibendî tarikatına intisabı mümkün olmayıp, belki yukarıda adları geçen diğer tarikatlara mensup bir mürşid mevcud olup da o kimse ona karşı ihlâsı da hasıl olsa, kendi hidâyeti için ona gitmesi gerekir ve o zaman, Allah yolundaki tarikat ecdadının mahbubu, sevgilisi olur. Zira tarikata mensup ecdadının mahbubu, sevgilisi olur. Zira tarikata mensup ecdadının tarikattan maksadları Allah Celle ve Alâ'ya ulaşmaktır.

Allah, Efendimiz Muhammed'in (s.a.v.) alinin, sahabenin (r.a.) üzerine salatü selâm eylesin.