RABITANIN ADABI

1.Mürid, seyhinin ruhaniyetinin kendisinden ayrilmadiga inanmalidir. Çünkü ruhaniyet mekânla bagli degildir. Ruhaniyet nerede tasavvur edilip rabita edilirse orada hazir olur.

2.Yine itikad etmesi lazimdir ki, seyhinin ruhaniyetinin tasarrufu Cenab-i Hakk’in tasarruflarindan olup dogrudan dogruya seyhden degildir. Nurlar ve feyizler Hakk’in aynasi olan mürsidin kalbinden derecesine göre müridin kalbine akseder.

3.mürid seyhine besledigi sevgiyi her an muhafaza etmelidir.

4.Mürid, seyhine mensup oldugunu, onun bir evladi oldugunu hiçbir zaman unutmamalidir.

5.Herhangi bir müskil is ve hal vukuunda karar vermeden rabita etmelidir. Bunu hiçbir zaman terk etmemelidir. Eger rabitayi terk ederse ona olan irtibati zail olur. Rabitaya devam etmezse seyhin bazi halleri müride egreti gibi bulunmus olmak durumuna düser ki bu makul bi sey degildir.

6.Rabitaya her an devam etmeli ve hiçbir zaman birakmamalidir. Rabitaya; dogrudan dogruya Cenab-i Hak’dan feyz almaya muktedir olamayan mürid muhtaçtir.

Eger dogrudan dogruya feyz almaya muktedir ise rabitayi terk etmesi vaciptir. Çünkü böyle bir durumda rabita ile mesgul olmak, ilerleyen bir kimsenin durmasi veya gerilemesi demektir. Ayni zamanda bu, hicap derecesini, suhud mertebesine tercih etmek demektir. Bu ise Allah’tan yüz çevirmektir.

Fakat rabita etmemekle beraber seyhinin beraber seyhinin muhabbetini her zaman muhafaza eder ve onun evladi oldugunu unutmaz. Çünkü muhabbeti muhafaza etmek müsahedeyi arttirir. Saliki üns ve mükâleme makamina yaklastirir.