Mektubu bu fakir-i hakire göndermiştir.

Bu hakirin gaflette olduğuna dikkat çekmektedir. Çünkü Halen- ze ve diğer yerlerden belli bir miktarda insanın tarikata girmiş olmasının gafletine sebep olmamasını istemektedir. Mektupta başka hususlara da değinmiştir.

Salat-u selam yaratılmışların en hayjrlısı Muham- med'e, aline ve ashabının tamamına olsun. İmdi; Gavs-ı Azam'ın dergahının hizmetkarından Allah Teala'nın seçtiği Resulünün ümmeti içinde bulunma şerefini bahşettiği Allah yolundaki kardeşimiz Molla Abdulkahhar'a! Şeyh Fethullah adıyla göndermiş olduğunuz Mektup bu hizmetkarın kendilerine arz edildi. Mektubunuzda selamette olduğunuzu, sıhhatinizin yerinde olduğunu, sizleri Allah'a yaklaştıracak amellerle meşgul olduğunuzu ve bu sebeple ihvanın sayısının arttığını müjdeliyorsunuz. Allah'a sonsuz şükürler, hamdler olsun. Bu durumda şükrü eda etmekten acizim Allahım! Biz seni hakkıyla sena ede- miyiz. Sen kendini sena ettiğin gibisin. O herşeyi yaratan, yapan ve muvaffak kılandır. Allah Teala hem bu acize hem de sizlere velisi Gavs-ı Azam Kutb-i Ef- ham hatırına ikram etmiştir. Çünkü denildiği gibi hem benim hem de sizlerin onun gölgesi altında ihvanın hidayetine vesile olmanız, onun sancağı altında bulunup hizmete girişmeniz, onları tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiyeye dahil etmeniz sebebiyle belki Allah Teala beni, sizleri ve diğer ihvanı mağfiret eder. Ve onun hatırına beni ve sizleri kurtuluş yolunda tutar. Fakat bana ve sizlere gerekli olan istiğfar ipine her zaman sıkıca yapışmak ve pirimiz vasıtasıyla vücud-umuzdan manevi kirleri temizlemektir. Nitekim Şah-ı Nakşibend hazretleri : "Ey İman edenler! Allah'a i- man ediniz" ayetinin şuna işaret ettiğini beyan etmiştir: "Bu ayet taşıdığımız vücûdu her an nefyedip hakiki ma'bûdu isbat etmeyi iltizam ediyor."

Cüneyd şöyle demiştir: "Bize göre vücûdu nefyetmek yolların en kestirmesidir. Fakat ihtiyarı terk edip amellerdeki kusurları görmedikçe de maksad hasıl olmaz." "Elli yıl geçse de nefsini terk etmeyen iman-ı kâmile ulaşamaz."

Kusurumuz olmakla beraber bu ruyet hem benim hem de sizler için kolaydır, imam-ı Rabbani de şöyle buyurmuştur: "Lanetli düşman ve kötü nefis her an pusudadır."

İnsanların Gavs-ı Azam'a iktida etmek için iştiyak içinde bulunmalarının hikmetine dair sualin cevabına gelince: Dilediğini yapan ve dilediği gibi hükmeden Allah'ı teşbih ederim. Çeşitli şekillerde düşünenler olmuştur ama bu Subhanehu ve Teala Allah'ın kudretiyle, Gavs-ı Azam'ın himmetiyle olmuştur. Bu se- beble ashab ve talebeler artmıştır. Onun adını işiten, Allah'ın velisini sevmek sebebiyle Allah Teala'ya muhabbet ve iştiyakı artmaktadır. Bu aşk ve muhabbet sebebiyle onlara mecnun da denir. İşte bu sebe-ple sizlere O'nun rızasını kazandıracak bir tarafa hizmet için çalışmaya gitmenizi beyan ettim.

Ey Kardeşim! Allah için sohbete çok önem ver. Sohbeti ihmal edip kaçırma. Çünkü Cezerî şöyle demiştir:

Günü boş yere geçirmek senin için abestir Nazik ve kıymetlileri kaçırmak bir gaflettir Şah-ı Nakşibend de şöyle demiştir: "Yolumuz sohbettir. Biraraya gelip cemaat olmamız sohbettedir."

Keza İmam-ı Rabbânî de şunu söylemiştir: "Ne olursa olsun sohbete denk olan birşey yoktur." Fakat buna olan iştiyakınız yanında özellikle de bu zamanda, Allah Teala'nın nebimize indirmiş olduğu dini tebliğ etmek gerekir. Çünkü bu zamanda yardım edenler yüz çevirip, insanlar nefislerinin arzuladıklarına yönelip Şeriat ta arkalarına atılınca dünya ahirete tercih edilir oldu. Böylece fasıkların yaptıkları insanlar nezdinde makbul işler oldu. Şeriat terk edildi. Oysa Allah Teala Gavs-ı Azam'a ikramda bulunmuştur. Bu sebepledir ki ona intisab edenler, insanları Allah Teala'ya davet ettiklerinde bazıları onların davetine icabet ederler. İşte bu tarikat fitnelerin çevrelediği bir ortamda kendinden geçme yoludur.

Bu sebeple tebliğde Şeriat-ı Mustafa'yı çokça anlatmanız gerekir. İhvanın artışıyla Muhammed Mustafa'ya, aline olan salat-u selam da artsın, ya rabbi!

Şirvan'a gitmeye gelince, atılan iftira belli vakit sürer, sonra söner. Sürt'e gitmek ise sizinle akrabalarınız arasında problem olmamışsa güzel olur. Ğar- zan'a gitmeye gelince doğru düşünceniz sizleri istihareden sonra buna sevkediyorsa bu taraflara gelmeniz münasip olur. Çünkü bu hizmetkar da Muş nahiyesine ve etrafındaki Huveyt ve Garzan taraflarına qitmek istiyor. Muhtemelen oradakiler bu işe yapışacaklardır. Çünkü buna iştiyak duymaktadırlar. Zira bazı sofileri Sason kazasına göndermekle Gavs-ı Azam'ın da himmetiyle Allah Teala buralara büyük ikramda bulunmuştur.

Eğer giden sofilerin bir kısmına katılmayı münasip görür ve gitmeyi arzularsanız mektubu getirenle cevabınızı gönderiniz. Mektubu getiren kimse belli bir mal karşılığında hanımı boşama hususunda belli bir sebep ortaya koymanızı tesbit etmek için de size geldi. Bu hizmetkar ise ortaya çıkacak fitneler sebebiyle sizin için mümkünse hanımın kalmasından do-ğacak sıkıntıları tekeffül etmektedir. Bu ne de güzel sevaptır. Bu hizmetkar adına müftünün ve Molla Fet-hul- lah'ın ve onların kardeşlerinin ellerini öpüp bu hizmetkarı içine alan dualarını talep etmenizi istirham ederim. Onların bu hizmetkara iltifat ettiklerine delil olan hususlardan bir tanesi de Molla Fethullah'ın Ab- durrahim'i talime tabi tutmasıdır. Oysa kendisi değil de yanında eğitim gören bir kimse de ona talimde bulunabilirdi.

Bu taraftaki hacıların biri hariç tamamının salimen geri döndüklerini duyduk. O bir kişinin hüznü ise hala üzerimizden kalkmadı. Şimdi size düşen onların selamette olduklarını muhtevi mektubu ve onların na- linlerinden kalkan tozla karışık olan rüzgarı bizlere göndermenizdir. Böyle yapın ki bu hizmetkarın iki gözüne şifa olsun. Özellikle de Hacı Molla Ömer'in atının ayaklarının tozunu. Sizlere, fakihlere, ashaba, ihvana ve bu hizmetkarı soran herkes ile Şeriat-ı Mustafa'ya yapışan tüm inananlara selam olsun. Al- lahım! Rasûlün Muhammed, aline, ashabına ve zür- riyetine bereketli salat ve selamlar eyle, onları mübarek eyle. 11-Cemâzi'l Uhra -1299