SEYH SEYFÜDDÎN

 Kuddise Sirruh


 Dogumu:Serhind, 1049 H. / 1639 M.

 Vefâti:Serhind, 1096 H. / 1684 M.

 Semâili

Boyu uzunca,rengi esmer, yüzü gökçek, gözleri büyücek, sakalinin iki tarafi az seyrek bir zât idi.Zâhir, bâtin ilimlerine, zühd ve takvâya sahib idi.Sünnete ittiba ederdi.Kâfir, fâsik ve fâcirden onu kim görse tevbe eder, hidâyete ererdi.Daima vâridât-i ilâhiye hazir dururlar ve hayran hayran bakarlardi.

Imam-i Rabbâni Ahmed Farûkî Hazretlerinin torunu ve Muhammed Mâsum Hazretlerinin oglu olmakla küçüklügünden beri büyük bir lûtfa mazhar oldu ve mânevî hava içinde yetisdi.

Ehl-i dünyâ ile görüsmekten siddetle kaçinir, dindar kimselerle ülfetten zevk alirdi.Öyle ki, sâdik ihvân meclisinde âsikin mâsukunu bekledigi gibi her an vâridât-i ilâhiyeyi bekler, biri mecliste Allah’in yüce adini ansa kuslar gibi çirpinir, vecde gelirdi.Kendilerinden acâib kerâmetler ve hârikalar zuhûr ederdi.Peygamberin sünnetlerine o kadar riâyet ederdi ki, kendisine “Sünnetin ihyâ edicisi” denilirdi.

Bir seher vakti dam üstünde otururlarken kulaklarina bir ney sadâsi gelir.Bu yanik sadâ tesiri ile gasyolur, iradesi elden gider, damdan düser, elleri incinir.O istigrak hallerinden ayildiklarinda:

-Bir takim kimseler bize ney dinlemeyi terk ettigimiz için dertsiz diyorlar.Halbuki esas dertsizler ney dinleyip de duygulanmayanlardir, demistir.

Hazretin hisli talebelerinden biri bir gün ney ve semâ meclisine rastlar.Öyle güzel nagmeler duyar ve uçar gibi sema seyreder ki, derûnî duygularini zaptedemiyerek ve edebinden ses de çikaramiyarak oracikta can verir.Bu haber Hazrete ulastigi zaman:

-Ney ve sema duygulu, hassas gönüller için tehlikelidir.Din âlimlerinin bu islere cevaz vermemesinin hikmeti vardir, buyurmuslardir.

Hazretin her gün sohbetine gelenlere lezîz yemekler ikrâm olunurdu.Böylece sâlikler maddî mânevî doyurulur, seyr u sülükleri de tamam olurdu.Tâliblerden biri bir gün:

-Bu yolda az yemek lâzim degil mi? deyince,

Hazret:

-Gidâyi azaltmak vücûdu kuvvet ve tâkattan düsürür.Bizim tarîkatimizin pîrleri devamli “vukûf-i kalbî” ve “seyh sohbeti” esaslari üzerine yolu kurmuslardir.Fazla riyâzat ve açlikla vücûda mesakkat vermek bazi acâib hallerin ve hayallerin meydana gelmesine sebeb olur.Biz bunlari isten saymayiz.Bizim gayemiz ancak zikre devam, ALLAH’a yönelmek ve sünnetlere ittibâ, mesrû isimizle mesgul olup Allah’in nur ve bereketlerine nâil olmaktir, buyurmuslardir.

1096 senesinde vefât etmislerdir.

Silsile’de emâneti pederleri Muhammed Mâsum hazretlerinden almislardir.”Bahr-i Hikmet-i Feyz-i Hudâ” diye anilir.