Page 8 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 8
Tasavvuf Sohbetleri 5 3
— Benim durmaya ve burayı beklemeye iznim yok. Bana mes-
cide gitmeye de izin yok. Selâmımı söyle, beni ümmetliğe kabul
etsin, diyor ve gidiyor.
Peygamber Efendimiz mescitten ayrılıyor, evine geliyor. Veysel
Karani Hazretleri'nin nurunu kapıda görüyor. Aişe validemize so-
ruyor,
— Kim geldi?
— Bir Arabî geldi.
— Ne Arabîsi? O, ümmetimin en hayırlısı, en büyüğü, diyor.
— Sen gördün mü onu?
— Gördüm, diyor.
Peygamber Efendimiz oradan tekrar ashabına dönüyor;
— Ey ashabım, Veys’i gören gözleri gördüm. Gelin gözlerimi
ziyaret edin.
Aişe Validemiz görmüş ya “Veys’i gören gözleri gördüm.”
Onun hakkında Peygamber Efendimiz “Nefes-i Rahman, gıbal-ı
Yemen” buyurmuş. Ne demek? “Allah’ın nefesini ben Yemen’den
alıyorum.”
Hâşâ, Cenâb-ı Hakk her yerdedir, (mekândan) münezzehtir.
Ama Veysel Karani Hazretleri o kadar bir büyüklük, makbullük
kazanmış ki, Cenâb-ı Hakk’ın esma nurunu, sıfat nurunu, zat nuru-
nu taşıyormuş. Evliyalar, bütün evliyalar Cenâb-ı Hakk’ın esma
nurunu da sıfat nurunu da zat nurunu da taşırlar.
Veysel Karanî Hazretleri Peygamber Efendimiz’in vefatından
sonra Medine’ye geliyor. Mübarek ravzasını ziyaret ediyor. Müba-
rek cesedini ziyaret etmek nasip olmuyor, olamıyor. Kabrini ziya-
rete geliyor.
Kabrini ziyaretinden sonra ashaptan soruyor:
— Hazreti Resulullah’ı nasıl gördünüz?
Böyle ileri gelen sahabelere teker teker soruyor. Sahabelerin
kutsallarına, Peygamber Efendimiz’e çok yakın olanlara, mahremi
olanlara soruyor.