“Mürşitsiz müşkül hallolmaz.”

 

Hızır Aleyhisselâm hayat suyu içmiş, cesedi ölmemiş, kı-yamete kadar yaşayacak.

Ab-ı hayat suyundan manâ ALLAH'ın rahmet dalgaları. Hak için kullanılan kelamlar. Bizlerin de ruhumuz sulanmaya geldi buraya. Onun için ALLAH kandırsın, ALLAH doyursun, Cemâlinden kandırsın. Evet.

       Hızır ab-ı hayat içti nice zulmetleri geçti

Müridlerde dudaklarından çıkan hayat suyunu içmeye geldi. Neyin hayat suyunu? Ruhun hayat suyunu. Ruhun dönmesi lâzım. Ruh cesedde iken ölüdür, diridir. Ruh cesetten çıkmadan evvel onu diriltirsek, o kıyamette devam edecek. Yok eğer bu cesetten ruh çıkmadan onu diriltemezsek ruhun ölümü, orada devam edecek. Onun için ALLAH'a şükür, bin şükür. ALLAH bize bu günü ihsan etti. ALLAH size sa’yı gayret verdi. Arzu verdi, geldiniz. ALLAH sa’yınızı makbul, amelinizi makbul etsin. Evet bizim tarikatımız sohbet tarikatı.

Buraya uzaktan gelenler bilhassa hoşgeldi, safa geldi. Hakkınızı helâl edin. Niçin bunu böyle söylüyoruz. Bizim gelmemiz lazım, gelemiyoruz. Siz geliyorsunuz. Sizin bizde bir hakkınız oluyor. Hakkınızı helâl edin. ALLAH gönülleri beraber etsin. ALLAH ruhumuza iltifat etsin. Bizim hatme-miz var, hatmemiz büyük amel. Hatmeye devam ederseniz, bilenler bilmeyenlerden faydalanırlar.

Herkes bildiğinin âlimi “Herkes bildiği ile âmel ederse bil-mediklerini biz ona öğretiriz.” Burada ilim ikidir.

Bir avam ile bir alim bir mi? Avamın satırdaki ilmi nedir? Beş vakit namaz. Beş vakit namazı kılacağız. Onu öğrene-ceğiz. “Yattım, kalktım” değil. Abdesti öğreneceğiz. Namaz-da lâzım olan Kur'ân'ı öğreneceğiz. Orucumuzu öğreneceğiz. Bunlara kusur yok. Biz bunları öğrenirsek, bilmediklerimizi ALLAH bize ilhamî olarak bildirecek. Bu da ancak ALLAH sevgisi, Resûlullah sevgisi ile olur. ALLAH'ın sevgisini, Resû-lullahın sevgisini, meşayihimizin sevgisini, aşklarını kalplerimize doldurursak o zaman ALLAH'ın bildirdikleri bizim kalbimizde tecelli eder. Onun için ALLAH'a olan sevginizi, Resulullah'a olan sevginizi, meşayihe olan sevginizi artır-maya bakın, çoğaltmaya bakın. Onun için de başta hatme geliyor. Bizim tarikatımız hatme tarikatı. Muhabbetimizi ço-ğaltacak, büyütecek, bizi her bir tehlikeden koruyacak, hatmemizdir. Hatme bizim kalemizdir. Kale, manevî bir hisa-rımızdır. O da her yerde var. ALLAH'a şükür. ALLAH hatme-nin âşkını, meşayih âşkını, ahiret âşkını, amel âşkını dol-dursun. Masivadan, masivanın zulmetinden kalplerimizi aydınlatsın.

       Berzahda kalır ermez ise bu garib insan

       Envâr-ı Muhammed ile enfâs-ı Mesihâ

Berzâh: Karanlıktır. Günah-sevap bilmezse, helal-haram bilmezse, insan karanlıktadır.

Garip insan nedir? Bütün insanlar bu dünyaya, gurbete gelmişlerdir. Ahireti kazanmak için gelmişlerdir bu insanlar dünyaya. Ahiret ne ile kazanılacak? İdrak, çalışmak, sa’y ile kazanılacak. Ahiretin sonsuz lüks bir hayat olduğunu bil-mezse, idraki yoktur. Dünyanın bu süsüne aldanırsa suret-lere aldanmış olur.

       Suretlere aldanma bu nefse alâmettir

       Benliğine dayanma bil sonu nedâmettir

       Herbir yola inanma sanma ki selâmettir

       Sen seni aşık sanma bir beyhude âh ile

       Var etti özün onlar ol nûr-u ilâh ile

ALLAH'ın nurlarına bakın. Ama ALLAH'ı seveceksin. Se-veceksin ki ALLAH'ın nuru kalbinde tecelli etsin. Sevmeyen kalpte, ALLAH'ın nuru tecelli eder mi? Sevmeyen kalp, ka-ranlıktadır.

Bu dünyanın görünen süsü püsü hepsi surettir. Hepsi si-linip yok olup gidecek. Nefsin bunlara aldanmasın.

Benlikli olma, benliğe dayanma. Çünkü şeytan benlikli. ALLAH onu kulluktan reddetti. Benliği ne idi? ALLAH'ın emrine karşı geldi. Biz de namaz kılmazsak, ibadet etmezsek ALLAH'ın emrine karşı gelmiş oluyoruz. Çünkü ALLAH şey-tana secde emretti. O da secde etmedi. ALLAH onu lânetledi. Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinden ona bir zerre yok. Hep ga-dabı olacak. Sonuna kadar ilelebet azâbı olacak.

Benlik bir de şöyle olur: Amelden, ilimden dolayı gurur, kibir olursa, kimseyi beğenmezsek, bundan da bir pişmanlık duyarız. Bu da nedâmettir.

Her bir yol da selâmet yolu değildir. Ancak selâmet yolu nedir? ALLAH'ın göndermiş olduğu kitap ve ALLAH'ın göndermiş olduğu Resûlullah'ın yolu, selâmet yoludur. Kitap-sünnet selâmet yoludur. Evet bu bir fırsattır. Fırsatı kaçır-mayalım.

       Hubb-i dünya bizi sarhoş eylemiş

       Var mı anın gibi bir rind-i gallâş

Gallâş: İnsanları aldatan, şaşırtan.

Bizi dünya sevgisinden geçiren nedir? Nasihattır.

Zenginlik istersen kanaat et. Senin amacın zenginlik ise hırs, tamah, koşturmakla zengin olamazsın, seni aldatır. Azaba ulaştırır.

Eğer ahiret zenginliğin olursa, ferah olursan, koşmadan, yorulmadan, yıpranmadan da ALLAH verir. Çünkü ALLAH dilediğine veriyor.

Karun vardır, Musa Kelimullah zamanında, çok zengin imiş. Ondan daha zengin yokmuş. ALLAH zekat emretmiş, zekat vermemiş.

“Ben hünerimle, marifetimle, aklımla, bilgimle kazandım. Kim karışır benim malıma” demiş. ALLAH herşeyini yoketti. Ama müslüman olmuştu. Müslüman olduğu halde zekâta karşı çıktı. Onun için ALLAH öyle yaptı. Kâfir olsaydı, ALLAH ona öyle yapmazdı. Dünya kâfirlerin cenneti. Kâfir nedir? ALLAH'a ahirete inanmayan. Müslüman için ALLAH'ın emirleri vardır. Emirler içerisinde zekat vardır, sadaka vardır. Zen-ginler için iki çeşit amel vardır:

1- Bedenî amel.

2- Malî amel.

Evet, zenginlere bakma. Onun aşağısına bak ki, kanaat edesin. Ama şimdi bütün insanlarda kanaat yok. Fakirler zenginlere erişmek istiyor. Zenginler birbirini geçmek istiyor.

Vaaz-nasihat istersen ölümü düşün. Ölümü düşünürsen vaaz nasihat sana tesir eder.

İlim istersen sabret.

Emirleri-yasakları bileceğiz. Bilmediğimizi öğreneceğiz.

Divanda geçer:

“Utlubu’l-ilme minel-mehdi ilel-lahdi” durma sen

Hadis-i kudsi, Cenâb-ı Hakk’ın emri.

“Ey insan! Doğuştan ölünceye kadar ilim öğren.”

İlim ikidir:

1- Farz-ı kifâye

2- Farz-ı ayın

Farz-ı Kifâye: Herkesin âlim olması. Fıkıh âlimi, tefsir âlimi, hadis âlimi, kelâm âlimi.

Ama tasavvuf, tefsir ilmini istemez, hadis ilmini istemez, kelâm ilmini istemez. Fıkıh ilmini istiyor. Fıkıh ilmi olacak. Çünkü herkesin dinî ilmihâlini bilmek farz-ı ayındır. Farz-ı kifaye değil.

Bir ailede bir tane âlim olursa öbürlerine etkisi olur. Bir köyde bir tane âlim olursa diğerlerine geçer.

Ama farz-ı ayın onbeş yaşına girdikten sonra herkese farzdır. Farz-ı ilim ne demek?

 Alacağı abdesti bilecek, kılacağı namazı bilecek, tuttuğu orucu bilecek, gusül yapmasını bilecek. İşlemiş olduğu amelleri bilecek, yapacak. Bundan kurtuluş yok.

“Ultubu’l-ilme minel-mehdi ilel-lahd.” Bunu açıklıyor ke-lâm-ı kibar.

Durma sen! Yani “Ben yaşlandım. Artık birşey öğrenemem deme.” ALLAH'ın emrine göre öğreneceksin. Neyi öğre-neceksin? Sen kırk yaşından sonra âlim olamazsın. Ama namazda okuyacağın Kur'ân'ı öğrenirsin. Çünkü namazda kıraat “Kur'ân okumak” farzdır, öğreneceksin.

Aşırlar var, Sûreler var. Yasin, Tebâreke, Errahman sûresi, Ayete’l-Kürsi, Amenerresûlü bunları öğrenin.

Elemtere'den aşağıya namaz surelerini öğreniniz ki, kıldı-ğınız namaz kabul olsun.

ALLAH'a yer ve mekan tayin edilemez. Yalnız bir yer ta-yin edilir ki “mü’min kulumun kalbindeyim” diyor.

İnsanların kalbi ALLAH'ın beytidir, evidir. Peygamber Efendimize Kâbe'yi putlardan temizlemesi için emir geldi. ALLAH Fetih sûresini indirdi.

“İnnâ fetahnâ leke fethan mübînâ”

“Habibim! Sana Mekke'nin fethini müyesser kıldım. Git Mekke'yi fethet!”

Burada Mekke fethedilmedi. Küfür fethedildi, küfür yı-kıldı, küfrün merkezi orası. Küfrün merkezi İslâmın merkezi oldu. Ama Cenâb-ı Hak “Seni müyesser kıldım, git orayı fet-het” dedi.

Kâbe iki ise: Birisi Mekke'deki taştan topraktan yapılan Kâbe. Diğeri ise insanların kalbidir. Onu da küfürden kurtarmak lâzım. Onu da temizlemek lâzım. Onun için kelâm-ı kibarda:

       Vechinde yazılı “Seb’ul-Mesânî”

       “İnnâ fetahnâ”dan verir nişanı

Bir de buyuruyor ki:

       “Seb’ul mesânî”dir yüzü

       Nutk-u mesihâdır sözü

Bu da şudur ki:

Evliyaullah'ın manevî yüzü görülürse veya evliyaullah'ın manevî yüzüne inanırsan, o inancından dolayı kalbinde ev-liyaullah'ın bir sevgisi olursa, kalbindeki bütün nakışları söker, atar. Putları atar. O zaman ne olur? Puthanelikten kurtulur. Evliyaullah sevilirse puthane olmaz mı? Olmaz. Haşa çünkü evliyaullah ALLAH için seviliyor. Evliyaullah gönül bekçisidir. Gönül bir hazinedir. Hazineye bekçi lâzm. Bu bekçi muha-lifleri talan eder. Hazineden maksat nedir?

       “Küntü kenzin mahviyye”

Buyuruyor Cenâb-ı ALLAH:

“Biz gizli bir hazine idik. Aşikâr olmak için insanları hal-kettik” buyuruyor.

Bu gizli hazine senin kalbinde. Bu gizli hazineyi sana bil-direcek birisi olacak veya o gizli hazineye bir nöbetçi lâzım, bir bekçi lâzım. İşte evliyaullah. Bekçisi ve nöbetçisidir. Bi-zim kalbimizi talan eden nedir? Dünya sevgisidir. Meşayih ALLAH sevgisini muhafaza ediyor. Evliyaulah'ı sevmek ALLAH 'ı sevmektir. ALLAH öyle buyuruyor. Mürşitsiz müşkül hallolunmaz.

       Mürşidi olanların yolu gayet âsân imiş

       Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş

İnsan bir sağlam yol ararken, kavşağa geliyor. Birkaç ta-ne yolla karşılaşıyor. “Hangisinden gideyim?” diye tereddü-tü var. Ama bir bilen “Daha düşünme, şuradan gideceksin“ derse emin bir şekilde gider. Bunu da ALLAH bize zama-nımızda ihsan etmiş. Bizim de bildiğimizden değil.

       Bir kimseye kim yâr ola tevfik-i hidâyet

       İrfan ile deryâ oluben kalbi coşar da

Burada Allah’ın bize fazl-ı tevfiki var. Evvelâ bizi Cenâb-ı ALLAH müslüman halk etmiş. Bizi fesat ümmette bırakma-mış. Habibine ümmet etmiş.

Fesat ümmet nedir? İslâm ülkesindeyiz. İslâm sülbünden gelmişiz. Günah-sevap bilmiyorlar. ALLAH'a Resûlullah'a itaat etmiyorlar.

Bu cemaatimizin bir inancı var ki buraya geldi. Şimdi bu saatte, bu mevsimde açık-saçık, parklarda, plaj yerlerinde gezenler var. Zevk yerlerinde gezenler var. Denizlere girenler var. Şimdi fesat ümmet onlar değil mi? ALLAH'ın yasaklarını işliyorlar. İtaat eden ise bu cemaat değil mi?

Şimdi itaat ümmetler var. Bunlar da ayrılmışlar. Süley-mancılar, nurcular, ışıkçılar. Hepsi de itaat ümmet. ALLAH'a şükür. ALLAH sayılarını çoğaltsın. Yalnız ALLAH tefrikadan kurtarsın onları. İyi güzel hepsi de İslâm'a çalışıyorlar. Ama İslâm'da tefrika yok, tefrika yapmayın, tefrikacı da olmayın. 23-24 senedir bu görev bana verilmiş. Hiçbir yerde siyaset yapmadım. Siyasetle uğraşmadım.

ALLAH'a şükür tefrikacı değilim. O diyor “biziz” diğeri di-yor “biziz.” Böylece müslümanlarda hangisinin peşinden gi-deceklerini bilemiyorlar. Kitaptan-Sünnetten ayrılmayalım. Kitap-Sünnet tefrikayı yasaklamış.

Salih Babanın divanında çok müjdeler var bize.