Gülden Bülbüllere 3-4

Velilerin bir konuşması vardır ki harfsiz, sessiz. Gözlerini yumarlar birbirleri ile konuşurlar. İkisi de ilim sahibi olacak ki konuşabilsinler.

Noksan sıfatlar nedir? Halk edilen. Var edilen.

Kemâl sıfat, var eden.

Görünmeyen bir şey akla gelmez.

Cenabı Hak görünmeyenleri bize kitabında bildirmiş. Ama hayal edemiyoruz. Meselâ: Melekler, cisimleri nasıldır, görüntüleri nasıldır, bilemiyoruz. Cenabı Hak kitabında bildirmiş.

       Bize deryâ-yı vahdetten haberler söyleyen gelsin

       Hakîkat güllerin görüp bizi mest eyleyen gelsin

Hakikat gülü, Evliyaullahta vardır. Bütün kelâmlarda geçiyor. Evliyaullah'tan bahsediliyor.

Zahirdeki gülü de Cenabı Hak, Peygamber Efendimizin terinden halketmiş.

Bir de Peygamber Efendimizin vechinin terinden halkedilen ervâh var. Yüzünün terinden. Öyle ise ervâh velâyet sahibi. Evliyaullah’ta göremediğimiz, bilmediğimiz bir şey varsa, işte hakikat gülü odur.

Hakikat güllerini kim görür? Ancak hakikata dahil olanlar görür. Hakikate kim dahil olur? Tarikatı yaşayan dahil olur. Tarikatı olmayanlar hakikata dahil olamazlar. Hakikat güllerini göremezler.

Mest olmak iki türlüdür:

1- Nefsani mest olmak. Alkollü içkilerle. Bunu Cenabı Hak men etmiş.

2- Allah sevgisi ile Allah aşkı ile ruhta da bir mestlik oluyor. Onda da bir keyif, bir zevk meydana geliyor. Bunu ifade ediyor.

Hakikat güllerini kim görür? Evliyaullah’ın velayetini gören görür. Evliyaullah’ın cesedinin içinde bir cisim vardır. Onu gören görüyor.

Ayrıca velilerin de hakikat güllerini görmesi vardır.

       Bilmem neden terkeylemiş

       Cânân ilini ilini

       Gülün görmüş lâl eylemiş

       Şirin dilini dilini

Öyle bir nimet ki ilini terk edip gidiyor. Bu değil.

Dünyayı terk edip gidiyor. O da değil.

Memleketini terk edip gidiyor. Bu da değil. Cismini terk edip gidiyor. İşte bu.

Ne terk ediyor? Ruh cisimden çıkıyor. Dilini lâl eylemiş. O ceset perde bize. Hakikati göstermiyor. Bizim ruhumuzu görecek nimeti ceset perdeliyor, göstermiyor.

       Bilmem neden terkeylemiş

       Cânân ilini ilini

       Gülün görmüş lâl eylemiş

       Şirin dilini dilini

Gülden mana, bir mürid. Rabıtayı nakş-i cemâlinde görünce her şeyi terk eder. Her şeyi yok eder.

       Bize deryayı vahdetten haberler söyleyen gelsin

       Hakikat güllerin görüp bizi mesteyleyen gelsin

       Ne bilsin hâl-i aşkı mekteb-i irfâna girmezse

       Bu meydan-ı muhabbettir başın top eyleyen gelsin

Hâl-i aşkı nasıl anlasın. Mekteb-i irfana girecek ki o zaman aşkı da bilsin. Aşkın ahvalini de bilsin.

Mekteb-i aşk: Gönlünü dolduran. Gönlünde tecelli eden Allah sevgisi. Gönlünde tecelli eden Allah'ın nuru.

       Ne bilsin hâl-i aşkı mekteb-i irfâna girmezse

İnsanların herşeyi satacağı meydanlar vardır. Göstermek için de meydana çıkar. Güreşçiler de meydana geliyor.

Başını top eyleyen kimler? Allah sevgisi ile meydana giriyor. Bir meydan ki başından, canından geçiyor.

Başını top eyleyen gelsin demek başın kesilmesi. Başından canından geçmiştir. Nerede? Muhabbet meydanında.

Muhabbet Meydanı: Allah sevgisi, Resûlullah sevgisi.

 

       Boyandı kana dil şehri kuruldu Kerbelâ cengi

Dil Şehri: Gönül.

Aşk insanları yakar. Ciğerlerini de kavurur.

       Yürek kanı şarâb oldu ciğer yandı kebâp oldu

       Gönül şehri harâb oldu seni arayı arayı

Boyandı kana dil şehri: Onda öyle bir sevgi var ki o sevgi için her şeyi yok etmiş.

Bu kelamlarda çok manâlar var, çok hakikatlar var. Aşka düşen insanlar bunları yaşamışlar. Nerede? İç aleminde.

Güneş bizi aydınlatır, ışık verir. Önüne bulut gelirse ışık kesilir. Bizim gönlümüzü de Allah sevgisi nurlandırır. Eğer gönlümüze de Allah'tan başka sevgiler dolarsa, güneşin önüne gelmiş bulut gibi kalbimizin nuru kesilir.

Velîde Allah'ın sıfatları tecelli edince onu kılıç kesmez, ateş yakmaz, iğne batmaz.

       Varlık dağın delmeyen

       Ağlar iken gülmeyen

       Şeyhini Hak bilmeyen

       Düşer hüsrâna sâkî

Hüsrân: Zarar.

Kur'ân-ı Kerim'de Cenabı Hak:

“İnsanlar hüsrânda, zararda” buyuruyor.

Şeyhini Hak bilmeyen mahviyete düşemez, yokluğa düşemez; ilim varlığına düşer. Mürşidi olan zarara uğramaz.

Bazı çocuklar vardır. Küçükken bir şeyler alıyorlar, satıyorlar, para kazanıyorlar. Ama o kazandığı parayı zayi ediyorlar, kıymetini bilmiyorlar.

Bir baba evladının her gün kazandığı parayı elinden alsa, biriktirse, sıkıverse değerlendirmiş olur. Eğer elinden almazsa, her gün kazandığını çocuk harcar, elinde bir şey kalmaz. Bunun gibi, mürşidi olanların amelini mürşit eline vurur, elinden alır. Onu amel yokluğuna düşürür.

Onun için:

       Kapısına varanlar olur şad

       Bilir nefsi ile Rabbısını olur irşad

        . . .

       Her kimki tuttu destini

       Soyunda varlık postunu

       Buldu hakikat dostunu

       Bildi bu dünya fanidir

Her kim ki Evliyaullah'ın elinden tutarsa varlık postunu atar.

Bir başka kelam:

       Gelin ey yar-ı sadıklar

       Bu meydanı muhabbettir

Siz yar-ı sadıksınız. Bilin iyice ve birbirinize sahip olun. Buraya gelmenizi, bu sevginizi, muhabbetinizi, bu amellerinizi de kendinizden bilmeyin. Bunun Allah'ın lutfu ihsanı olduğunu bilin. Pirlerimizin himmeti olduğunu bilin. Nimetinizin kıymetini bilesiniz. Yoksa elinizden alırlar.