Bu mektubu Molla Abdulfettah es-Sablağî'ye ihlâs muhabbet ve teslimiyete teşvik için göndermiştir.

Bil ki; yüce Nakşibendî tarikatı ihlâs, muhabbet ve teslimiyet üzerine kurulmuştur. Bunlardan herbiri arttığında sahibinin yakınlığı, ilerlemesi ve vuslatı artar. Bunlar tamam olduğu zaman meram olan yakînî iman ve gaybi müşahedeler hasıl olur.

İhlasın en aşağı mertebesi, şeyh kapısı dışında bütün visal kapılarının kapalı olduğunu görmek ve şeyhin kendisine yol göstermeye muktedir olduğunu kabul etmektir.

Muhabbet ise, şeyhin müride malından, evladından ve canından daha sevimli olmasıdır.

Teslimiyet ise şeyhin emirlerini güzel, çirkin, caiz, haram olduğuna bakmaksızın yerine getirmektir. Sa- dat-ı Nakşibendiye teslimiyetin tam olması için emirler ve edepler koymuştur. Onlar da şunlardır:

- Mümkün olduğunca cismani olarak sohbet etmek. Eğer cismani sohbet mümkün olmazsa, manevi sohbet etmek. Manevi sohbet "Sadıklarla beraber oiun"(Tevbe,n9) ayeti gereği rabıtadır. Bu da iki kısımdır.

İcmalî ve hayalî: Bu tür rabıta şeyhi, yeme içme esnasında, dostlar arasında konuşurken, derste, uykudan önce veya sonra devamlı yanında olduğunu düşünmek.

Tafsilî ve sûrî: Namaz oturuşununun aksi oturup, gözleri kapatarak alında bir göz olduğu kabul edilir. Şeyhin yüzünden, nurdan bir şua çıktığı ve kendisine doğru geldiği düşünülür.

- Mümkün olduğunca mutlak bidat ve ruhsatlardan kaçınmakla birlikte, şeriata göre amel etmek.

- Müridin kendisini şeyhte yok etmesi. Müridin nefsini, ilim gibi ihtiyarı olan kemal sıfatlarla veya kale gibi sağlam huylarla muttasıf olduğunu görmemesi. Çünkü müridin gayesi, nefsinin gururlanmaması için kemalat elde etmek değil, şeyhin gölgesi altında gölgelenmektir.

4 - Zikr etmek. Zikrin en efdal vakti iki tulu arasındaki vakittir. Bütün bu emirler aşağıdaki edeplerle kolay olur.

Nazarı (bakışı) ayak ucuna hasretmek: Sadat-ı Kiram'a göre mutlak nazar, şeriat ehline göre kadınlara bakmak gibi gaflete sebep olur. Hatta Sadatdan birisi mutlak nazarın haram kılındığını ve mutlak olarak nisbeti götüreceğini söylemiştir. Bu onlara göre en doğru olandır. Yine sadattan bir kısmı da bunun haram olduğunu, şehvetle olursa nisbeti götüreceğini söylemişlerdir. Çünkü şehvet, nazar edilenle kalbin ilgilenmesi veya elde edilmesi taleb edilen fitnedir.

Dünya sevgisi ve düşüncesinden sakınmak. Mürid salih amellerle sevap elde etmeyi arzula- malıdır. Çünkü dünya sevgisi Allah sevgisine terstir. Sevap elde etmeye rağbet göstermek ise dünya sevgisini yok eder. Bu da nefsin hisselerindendir.

Farz namazlardan sonra 3,15 veya 20 defa istenildiği gibi eda edemedim veya Allah'ın şanına ve büyüklüğüne uygun olmadı ve günah oldu zannı ile istiğfar etmek. Eğer böyle bir hal olursa zaten bundan istiğfar etmek gerekir. Fakat bu zannın namazı terk etmeyi gerektiren zan olduğu düşünülmesin. Çünkü namaz mükellefiyeti her vakit bakîdir. Mükellef namazını her zaman eda etmesi gerekir. Nitekim kul namaza kalktığında, yerine getirmeye mükellef olduğu şekilde kemal sıfatları ile namazı eda edemez. Kul, efendisinin devamlı hizmet etmesini emrettiği köle gibi, Allah'a niyaz ve tazarru ile istiğfar etmesi gerekir. Çünkü kul hakkıyla namazı eda edemez. Allah'a niyazla boyun eğerse, Allah ta onu affedebilir. Böylece ikinci defa da Allah katında kabul oldu ümidi meydana gelir.

Namazında bir şey gördüğünde istiğfar et. (Mutmain) olmazsan kalk yeniden kıl. Her ameli salihten sonra böyle yap, bilhassa fakihlerin dersinden sonra. Çünkü ilim Allah'ın ilmidir. Sen ise kendinde alim olduğun zannı ile bir varlık görüyorsun. Bundan dolayı sana ders ve mutâaladaki gayretinden dolayı kibir gibi zararlı hastalıklar sirayet eder.

d) Alimlere bildiğin soruyu sorma. Aksine onlara bir soru sormak istediğin zaman, bilmediğin şeyi sor.