Page 287 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 287
Gülden Bülbüllere
Evet, dedem Nurşin’e gitmemiş, ona sebep Piri Sami Hazretleri
götürmemiş. Ama orada sormuşlar.
—Hoca sen ne yapıyorsun? Bir halife çıkaramıyor musun?
Piri Sami Hazretleri de demiş:
—Tek bir tane çıkarıyorum, Pîr çıkarıyorum. O da Şâh-ı Nakşi-
bendi Efendimizin makamına ulaşmadıktan sonra onun icazetini
vermeyeceğim, demiş.
Evet, yine Piri Sami Hazretleri buyurmuş:
—Nakşibendi Efendimizi görmek isteyenler, Nakşibendi Efen-
dimizin sohbetini dinlemek isteyen Muhammed Beşir Efendinin
sohbetine gitsinler.
Dedemin şeceresi varmış ki o şecereye tarikata girdikten sonra
kıymet vermemiş, gizlemiş. Sonunda da duvarın deliğine sokmuş
çamurla kapatmış. Cumhuriyetin ilanı zamanında seyyitlerin peşine
düşüyorlar. Zaten künyesi Emiroğullarıymış. Emir ismi Hazreti Ali
Efendimize verilmiştir. Şimdi nüfusta değişmiş, değişmeden evvel
künye buymuş. Emiroğullarından Hüseyin oğlu, Mehmet Beşir
Emiroğlu. Kütükte, köy defterinde böyle yazılıdır.
Ama sonradan nasıl ki tekkenin kapanması için bir emir gelmiş.
O emri almış müftüye gitmiş. Demiş ki:
—Siz memleketin bir müftüsüsünüz. Şeriat da tarikat da zahir
emre bağlıdır. Ben de bu görevin görevlisiyim. Ben bu tekkenin
kapanması için gelmiş bir emir. Sen buna bir fetva çıkarırsan ben
kapatırım. Yoksa kapatmam. Assalar da kesseler de kapatmam.
O da demiş ki:
—Efendim bana yirmi dört saat müsaade et.
Yirmi dört saat kitapları bütün aktarmış. Kapatması için bir fet-
va bulmuş, çıkarmış vermiş. İşte o zaman soy ismini Emiroğlu iken
değişmiş, “Buyruk” koymuş, tekkeyi kapatmış. Bir dükkân kirala-
mış, özel idareye kaydolmuş. Fakat dükkânı kendi çalıştırmamış.
Başkası çalıştırıyor, kendisi esnaf olarak görünüyor.
Mübarek üçüncü nenemiz yakında öldü, tarihini biliyoruz. O,
söylerdi, derdi ki:

