TAKDİM

 “Aşkın sonu mahviyettir” sözü gönüller sultanı efendimin bu konuda sunacağımız sohbetlerinin açılış cümlesidir. Kâinatın yaratılış gayesi, insanın tekâmül serüveni ve nihayetinde sonsuz seyir hali bu iki sihirli kelime ile açıklanabilir: Aşk ve Mahviyet.  Bu kelimelerde bir sıralama olduğu aşikârdır. Önce “çok sevmek” olan aşk’a duçar olmanın hikmetinin, Cenabı Hakk’ın kâinatı yaratma sebebi olarak Peygamber Efendimize “Sana olan muhabbetimden tüm âlemleri yarattım.” demesi gösterilebilir. Bununla kelimeyi tevhitte bulunan “Muhammedin Resullullah” lafzının neticeye ulaşmada Aşk’ın bir başlangıç olduğuna işaret etmektedir.  Mahviyet ise yine kelimeyi tevhidin “Lailahe illallah” lafzının zuhura gelmesi için gereken bir kemalat hali, sonucudur. Bu halin makam olması durumunda insanın gönlünde ve yaşantısında yaratandan başka hiçbir ilah kalmamış olacaktır. Hâsılı Peygamberi sevmeden, onun varislerini sevmeden, aşık olmadan, yanmadan  Allah’ı tek ilah olarak zuhura getiren hiçlik haliyle kulluk makamına ulaşılması mümkün değildir. Bu nedenle kelimeyi tevhide “Aşk ve Mahviyet” yönüyle bakmak insana gizli hazinenin keşfi ve nihai hedefe ulaşmasında bir yol gösterecektir.

Kâinatın yaratılmasından günümüze kadar tüm zamanlarda ve özellikle lafız ve dış kalıp olarak da olsa İslam’ın yaşanmadığı ve maddiyatın insanları hayvani sıfatlara dönüştürdüğü günümüzde tasavvufî yaşam, insanlığın tek kurtuluş yolu olmaktadır. Bu yolların nasipli yolcularının seyri sülûkunda “Aşk ve Mahviyet” başlıca ana kilometre taşlarıdır. Nakşibendîlik kutlu yolunun başlangıcının “Muhalefetül Heva” yerine  “Muhabbetül Mevla” olması hedefe ulaşmadaki hızını ve gücünü göstermektedir.

Bu yolun başlangıcında müride bir muhabbet/aşk verilmektedir, varisi enbiyaya olan bu muhabbet muhafaza edilerek artırılmasıyla mürit kabiliyetine göre terakki ederek fani/yok olmakta, nihayetinde Mahviyete ve bekaya ulaşmaktadır. Sonuç olarak bu yolda talibin dünya hayatında Allah’tan gelen ruhunun Allah’a ulaşmasıyla, kelimeyi tevhidin hakikatini yaşamış olmaktadır. Dolayısıyla bu makam ile kelimeyi şahadetteki “Eşhedüen lailahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resülühü” sözündeki şahitliği de kendi üzerinde yaşayarak ispatlamış olmaktadır.

Bu eserde Gönüller Sultanı Abdurrahim Reyhan Erzincanî Efendim hazretlerinin Gülden Bülbüllere 1-2-3-4 ve Teveccüh Sohbetleri kitaplarında bulunan mübarek sohbetleri arasında “Aşk ve Mahviyet” konusu üzerine ikram buyurduğu kelamların derlemesi yapılmıştır.

Konu bütünlüklerinde olan noksanlarımızı tamam eyleyeceklerini umut eder, dualarınızı bekleriz.

M.Ali Demirci

Ocak 2015