Gülden Bülbüllere 2-4

Cenabı Hak buyuruyor: "Biz insanların, boyuna, güzelliğine, zenginliğine, asaletine  bakmayız. Ancak kalplerine bakarız."

İnsanlar birbirinin kalbini bilmez. Evliyaullah bilir, o da aşikâr etmez. Tasavvuf ehlinde gurur, kibir olmaz. Tevazu vardır. Tevazu tarîkat ehlinin büyük amelidir.

Bütün kapanmış kapıları, kilitlenmiş kapıları tevazu açar. Tarîkatımızın büyük ameli tevazudur. Tarîkatımızda kemalat, takva olmaktır, havfdır.

Mahviyet: Yokluk. Yokluktan mahviyete düşmüşse yetişmiş oldu. Kâmil, kemâl sahibi oldu.

Her gördüğünü Hızır bil     Demek, tevazu ehli ol.

Her geceyi Kadir bil.

Her geceyi Kadir gecesi gibi ihya et. İşte bizim her gece kıldığımız teheccüd namazımız çok makbul.

Fırsatı ganimet bil.

…..

Hızır mürşid-i kâmildir o zulmet kalb-i cahildir.

Cevâhirler şeriattır özün kurtar cehâletten.

Hızır: Mürşid-i Kâmildir. Senin mürşidin senin Hızırındır. Cevahirlerde şeriattır. Zulmettekiler, câhildir.

Zamanın Hızrını iste semânın bedrini iste.

Bedir: Parlak, çok aydınlık bir semâ.

Bir vardır ki: Bulutlarla kaplı semâ. Veya karanlık bir semâ. Onlar amelsiz ibadetsiz olan kişileri temsil ediyor.

Ama bedir, semâ: Allah'ı hiç unutmayan kalbi temsil ediyor. Biz şimdi zifiri karanlık, siyah bulutlarla kaplanmış semayı yaşamıyoruz. Onlar Allah'ı, Peygamberi tanımayanlar içindir.

Biz o bedir semâda da değiliz. Bedir semâda olmak için yerken Allah'ı unutmayacağız. İçerken Allah'ı unutmayacağız. Alırken Allah'ı unutmayacağız. Verirken Allah'ı unutmayacağız. 24 saat içerisinde bir nefes dahi Allah'ı unutmayacağız ki bedir semâda yaşayalım. Öyle ise biz şimdi parçalı bulutlu semâdayız. Onu büsbütün karanlık semâ yapmayalım. Aydınlatalım. Onu da ibadetimizle, fikrimizle, tarîkatın ve şeriatın şartları ile yapalım.