Gülden Bülbüllere 3-2

Nakşibendi Efendimizin çok halifeleri vardı. Birisi de Muhammed Parisa Hazretleri idi.

Parisa: Genç demek, civan demek.

Bir gün Nakşibendi Efendimiz evinde otururken Muhammed Parisa on sekiz yaşında kapıya gelmiş. Kapıyı çalmış. Hizmetçilerine demiş ki:

—Çık bakayım kapıda kim var? Görevli gelmiş demiş ki:

—Bir Parisa yani bir genç var.

—Sen Parisa imişsin demiş.

Bu Parisa ismi oradan kalmış. Onu çok seviyormuş. Bu yol yokluk yolu. Nakşibendi Efendimiz Reis-i Evliyadır. Ne kadar evliya varsa hepsinin başıdır. Böyle iken Muhammed Parisa'nın ayaklarının altına yüzünü iki defa koymuş.

Birisinde çamur karıyorlarmış, yaz mevsimi.

—Evleri yıkın, demiş.

Yıkmışlar. Yazlığa göre ev yapıyorlarmış. Sonbahar gelince de kışlığa göre yapıyorlarmış.

Bir gün ihvanlar demişler ki:

—Efendim yazın yazlıkta oturalım kışın kışlıkta oturalım. Evleri yıkıp yapmayalım, demişler.

—Size hizmet olsun diye yaptırıyorum,  demiş.

Hizmet de üç çeşittir.

1- Bedeni hizmet.

2- Mal ile hizmet.

3- Hem mal, hem beden ile hizmet. Bedenen hizmet daha makbul oluyor.

—Hizmet göresiniz. Himmet alasınız yoksa benim sizin çalışmanıza ihtiyacım yok, demiş.

Orada bir küfe varmış. Ona taşları doldurmuş. Taşımış ve demiş ki:

—Bizim sizin çalışmalarınıza ihtiyacımız yok.

Yine bir yaz mevsiminde. Ustalar tutulmuş, çamurlar karılmış, evler yapılıyor. Nakşibendi Efendimiz de biraz istirahat edeyim demiş. Herkes de istirahate çekilmiş. Muhammed Parisa Hazretleri de çamur kararken küreği döşüne dayamış, kendinden geçmiş. Nakşibendi Efendimiz dolaşmış bakmış ki, herkes istirahatte. O ayakları çamurun içerisinde. Kürek döşünde kendinden geçmiş vaziyette. Hemen ayaklarına yüzünü koymuş.

—Yâ Rabbi bu çamurlu ayaklar yüzü hürmetine Bahaddine rahmet et.

Demek ki Allah'ın en hoşuna giden şey: Acziyetimizi bilmek. Mahviyete düşmek. Allah bundan razı oluyor. Cenabı Allah eğer amelden razı olsaydı, üç yüz sene ibadet yapan Bağrani imansız gitmezdi. Bu kadar ibadet yapıyor da niçin imansız gidiyor. Çünkü ibadet bir emirdir. Emir yerine gelecek. Yoksa Allah'ın ibadete ihtiyacı yoktur. İbadet varlığı Allah'ın hiç hoşuna gitmez. Resûlullah Efendimizden sonra Allah İbrahim Aleyhisselam'ı çok seviyordu. Ona da “Dostum” dedi. “Manası çok sevmek” demektir.

….

Amelden mertlik var, maldan mertlik var. Maldan daha üstün olan amel mertliği. Amelden daha üstün olan beden mertliği. Beden mertliğinden daha üstün olan can mertliği. Ancak Allah için olur. Ama çok kıymetli olduğu için veremezsin. Zaten vermesen de Allah o canı alacak. Verirse merttir, vermezse fakirdir. Canı Allah verir, Allah alır. Ama o almadan vermek lazım. Kendini ateşe atacak değil, ama varlığından kurtulacak. Terk-i can olacak.

Terk-i dünya, terk-i cisim, terk-i ukba, terk-i can.

       Başını top eyleyip gir vahdetin meydânına

       Kıl gazâ-yı Kerbelâ gir kendi nefsin kanına

Kerbelâ kazası niçin burada zikrediliyor? Çünkü Kerbelâ gazası geçmişte ve gelecekte, bütün ehl-i imana büyük acı duyurmuş.

Salih Baba ne buyurmuş?

       Kerbelâ'dan eksik olmaz nâremiz

Sanki kendisi de karışmış gibi nâre vuruyor.

Bu nâre nedir? Can, cezbe. Bütün ehl-i aşka duçar olanlar var ya Allah aşkına duçar olanlar.

Evet, zahir emirde Muaviye sahabedir. Resûlullah Efendimizin de kayınıdır. Ona zahirde bir şey söylenmez. Ama, Ehl-i Aşk olanlar onu sevmezler. Ehl-i aşka duçar olanlar bu acıyı çekerler, duyarlar. Onun için:

       Kerbelâ'dan eksik olmaz nâremiz

Ehl-i aşk olmayanlar bilmezler. Anlayamazlar.

Kerbelâ vakası bütün ehl-i imana acı duyuracak. Geçmişte ve gelecekte demek ki nefsine kıyanlar Kerbelâ vakasını işliyorlar.

       Seyr kıl uşşak-ı Mevlâ nice kıyar canına

Seyret. Seyret ki bak. Uşşak-ı Mevla: Allah'ın aşıkları. Nasıl kıyıyorlar canlarına.

       Terk-i can etmektir ancak aşk u sevdâdan garaz

Nasıl kıyıyorlar canlarına? Allah için her arzudan geçmişler. Manevi arzulardan geçmişler.

Makamdan, mevkiden, ilimden, mallarından, evlat sevgisinden, hepsinden geçmişler, canlarından da geçmişler.

Terk-i can oluyorlar. Terk-i can olmayan cânanı bulamıyor. Allah: “Kulum ver beni de al beni.” buyuruyor.