Pîr-i Sâmî gel eriş sen dâde Allah aşkına Nefs elinden kıl bizi âzâde Allah aşkına Pîr-i Tâgî hürmetiyçün kıl terahhüm bizleri Gel bırakma bizleri ilhâda Allah aşkına Bu fena gülzârı içre kalmışız hayvân-sıfat işte geldik sâhib-i irşada Allah aşkına Nefs-i hayvanın esîri olmuşuz kurtar bizi Koyma bizi berzah-ı süflâda Allah aşkına Bağ-ı vahdet güllerisiz goncanız solmaz sizin Andelibrâ gelmişiz feryada Allah aşkına Teşneyiz sed eylemiş derban hayâtın yolların Zülfikârı çek eriş imdada Allah aşkına Hak ayan iken velâkin yok basîret aynımız Kalmışız biz âlem-i a'mâda Allah aşkına Pîr-i Sâmî Hazretine ilticaya gelmişiz Hükm eder nisbetleri Bagdad'a Allah aşkına Pîr-i Tâgî şeyhimizin şeyhidir hem Salihâ Rûz u şeb gözler bizi me'vâda Allah aşkına |
Dâd = İmdat Âzâde = Hür, serbest Terahhüm = Merhamet ilhâd = Dinden çıkma. Fena = Ölümlü. Gülzâr = Gül bahçesi. Sahib-i irşâd = Irşad sahibi, mürşid. Berzah-ı Süflâ = Dünya Andelib-râ = Bülbül gibi. Teşne = Susamış. Derbân = Kapıcı, bekçi. Zülfikâr = Peygamber efendimizin Hz. Ali (r.a.)'ye hediye ettiği kılıcı. Ayan = Aşikar, belli, açık. Basiret ayn = Gören göz. Amâ = Kör. İrtica = Sığınma. Rûz u şeb = Gece ve gündüz. Me'vâ = Makam, yurt, cennet |