Şeş ciheti başdan başa kaplamış Gelir her taraftan hû-yı muhabbet Hâl-i hindû askerini toplamış Sarmış haddin ile mûy-ı muhabbet Bülbüle çekdirir âh ile zarı Pervaneye dâim gösterir nârı Mecnun'un Leylâ'sı Mansûr'un darı Ezelden böyledir hûy-ı muhabbet Pirimden arz etmiş hûb-cemâlini Gönlüne dere etmiş hep kemâlini Dilinden şerh eyler her bir hâlini Dağılır Sami'den bûy-ı muhabbet Gâh kendini gizler girer ebcede Gâhi ebru ile ayn-ı esvede Gâhi de aks eder şâb-ı emrede Anlardan gösterir rûyu muhabbet Gâhi sultân olur gâhi dilenci Gâhi doğru olur gâhi yalancı Gâhi tüccar olur gâhi talancı Gezer ili hem çarşıyı muhabbet Gâh ahdine vefasını gösterir Gâh Salih'e safâsını gösterir Gâh şiddetle cefâsını gösterir Yaklaştıkça yârin köyü muhabbet |
Şeş cihet = Sağ, sol, ön, arka, üst ve alt olanı alt cihet. Hâl-i Hindu = Kara benler (kara renkli asker gibi). Hadd = Yanak. Mûy = Saç. Pervane = Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Nâr = Ateş. Dâr: Darağacı. Hûb = Güzel. Dere = İçine alma, toplama Buy = Hoş koku. Ebced = Yeni okumaya başlayan, acemi. Ebru ile ayn-ı esved = Kaş ve kara göz. Şâb-ı emred = Genç. Sakalı ve bıyığı çıkmamış delikanlı. Rûy = Yüz. Talanci = Hırsız, yağmacı. Ahd = Söz, akid, sözleşme. Muhabbet = Garazsız, ivazsız (kasıt ve karşılık) sevme |