Ey birader derd-i aşka mübtelâ olmak da güç
Sûret-i insanide hayvan-sıfat kalmak da güç

Bağrımın kanı kurudu ciğerim oldu kebâb
Hasret-i hicran oduna her zaman yanmak da güç

Derd nedir derman nedir yâ ben beni bilmem neyin
Nâr u nurun berzahında sararıp solmak da güç

Nûr-ı Ahmed'dir özüm dürr-ı yetîmî bendedir
Bu beşer nefsin elinden anı kurtarmak da güç

Gevher-i nefsimi yutmuş bir amansız ejdehâ
Bî-basar mârın elinden şeb-çerâğ almak da güç

Müttakîler kisvetine müddetler girdiler
Muhtefî oldu erenler arayıp bulmak da güç

Bahriler ummana daldı pek çoğaldı dehrîler
Öyle mülhidler ile bahs-i dîne dalmak da güç

Hep hatîâtın büyüğü hubb-ı dünyâ bilirem
Ânı terk etmek de güç pek kipçe sarılmak da güç

Öyle bir derde giriftar olmuşum âlemde kim
ittisale çâre yokdur dahi ayrılmak da güç

Hâne-i dil cennet-i irfana dâhil olmadan
Âr u namus şişesini taşlara çalmak da güç

Pîr-i Sâmî gibi sultâna kılalım iktidâ
Keştibânsız fülkümüzü engine salmak da güç

Derdimi defter edip sultânıma arz eylesem
Ol bilirken cümle hâlim arz-ı hâl sunmak da güç

Hamdulillah böyle bir sultâna hadim olmuşam
Sâlihem sıdk ile şahım hizmetin kılmak da güç
Aşk = Sevgi, şiddetli muhabbet, candan sevme.

Mübtelâ = Düşkün, tutkun, tutulmuş.

Hasret-i hicran = Ayrılık hasreti.

Od = Ateş.

Nâr = Ateş.

Berzah = Belâ, güçlük, manevi ceza.

Dürr-iyetimi = Tek ve büyük inci.

Gevher = Mücevher, inci.

Bî-basar = Gözsüz, anlayışsız

Mâr = Yılan.

Şebçerag = Gece lambası, nur.

Muttaki = Sağlam amelli, istikamet sahibi.

Kisvet = Elbise, örtü.

Müddeî = İddia eden, rakip, ağyar.

Muhtefi = Saklanan, gizlenen.

Bahri = Denize mensup olanlar, âlimler.

Dehri = Tabiata, ahirete inanmayıp, hadiseleri tabiat yapar diyenler.

Mülhid = Dinden çıkmış, sapık.

Bahs-ı din = Din bahsi.

Hatiât = Hatalar, yanılma.

Hubb-ı dünya = Dünya sevgisi.

Giriftar olmak = Düşmek, duçar olmak.

İttisal = Uyma, o halle hallenme.

Hane-i dil: Gönül evi, kalp.

Iktida = Uyma, peşinden gitme.

Keşfibân = Kaptan.

Fülk = Gemi.

Hadim = Hizmet eden, hizmetçi.