21 Giriftâr-ı aceb sevdâ-yı aşk oldun mu sen Salih İçip vahdet meyinin cür'asın kandın mı sen Salih Hevâ-yı nefsine tâbi olup gaflette mi kaldın Firâk-ı hasret ile sararıp soldun mu sen Salih Eriştin mi bu âlemde aceb bir himmet ehline Kuru da'vâyile ömrün geçirüp kaldın mı sen Salih Ömür sermayesini cümle kîl ü kale sarf ettin Kulûb-ı ârifan ile aceb doldun mu sen Salih Bağırtlak gibi illerde gezip âvâre mi kaldın Olup Ferhad bu benlik dağını deldin mi sen Salih Biraz kuttâ-ı râhîlerle ömrün zay'e mi verdin Pîr-i Sâmî gibi şahı varıp buldun mu sen Salih Der'i âsîlerin dârü'l-emânıdır bilâ-şübhe Kılıp bîat aceb sıdk ile kul oldun mu sen Salih Riya ile olan amel seni nârdan halâs etmez Aceb ismin gibi bilmem amel kıldın mı sen Salih |
Giriftar = Derde düşme, yakalanma. Cür'a = Yudum, içim. Hevâ-yı nefs = Nefsin arzuları. Firak = Ayrılık. Âlem = Dünya. Himmet ehli = Mürşidi kâmil. Kîl ü kâl = Dedikodu. Kulûb-u ârifan = Ariflerinkalbleri. Âvâre = Serseri, boş gezen, aylak. Kutta-ı râhî = Yol kesen, eşkiya, tarikat eşkiyası. Der = Kapı. Dârû'l-emân = Sığınacakyer. Bilâ-şübhe = Şüphesiz. Biat etme = Bir kimsenin hâkimiyetini tanıma, ona bağlanma. Sıdk = Doğruluk, yürek temizliği, halis. Riya = Özü, sözü bir olmama, iki yüzlülük. Amel = İş, niyet, ibadet Nâr = Ateş. Halâs = Kurtuluş. |
21-Giriftâr-ı aceb sevdâ-yı aşk oldun mu sen Salih
- Ayrıntılar
- Kategori: Salih Baba Divanı
- Görüntüleme: 6700