32 Hayât bahş eyle şahım bu derûnum eylegil huşyâr Hakîkat tîrin irgür murg-ı canı eylegil bîdâr Hidâyet âfitâbı ref edip kesret sehâbını Münevver eyle dil şehrin derûnum eylegil gülzâr Saadet neyyiri sensin velâkin bî-haber huffâş Basiret tûtîyâsın çek dü çeşmim eylegil envâr Temevvüc eylemiş deryâ-yı vahdet hem derununda Harâb-ı varidatındır dehânından olur ezkâr Hitâb-ı "küntü kenz" in sırrına mahrem olan sensin "Fe ahbebtü" senin şânındadır ey mazhar-ı dîdâr Siyamın vaslile açmak diler bu abd-i miskinin Cemâlin arz edip zülfün teline eylegil berdâr Nemîdânende esrarın behâyim-veş sıfat cana Reha bulur bu duzahdan cemâlin eyleyen züvvâr Bi-hakk-ı Pîr-i Tâgî Seyyid-i şâh-ı velayet hem Eriştir vuslat-ı yâra meded ey seyyidü'l-ebrâr Muînim melceim sensin gulâmındır senin Salih Diler kim sâye-i Sâmîde ol olsun ulül-ebsâr |
Huşyâr = Ayık, aklı başında, uyanık. Tir = Ok. Murg-ı can = Can kuşu. Bidar = Uyanık. Hidâyet âfitâbı ref edip kesret sehâbını = Hidayet güneşi kesret (çokluk, ma-siva) bulutlarını kaldır. Münevver eyle dil şehrin derûnum eylegil gülzâr = Gönül şehrini aydınlat, kalbimi güh bahçesiyap. Saadet neyyiri sensin velâkin bî-haber huffâş = Saadet güneşi sensin velakin haberi yok yarasanın. Huffâş = Yarasa. Basiret tutiyası = Görüş sürmesi. Dü çeşm = lkigöz. Envar = Nurlu. Temevvüc = Dalgalanma Ezkâr = Zikirler. "Küntükenz" = "Gizli hazine" Fe ahbebtü = Cenâb-ı Hakk Habi-bine "Dostum Sensin' buyurdu. (Hadisi Kudsi) Siyam = Oruç. Abd-i miskin = Miskin kul. Berdar = Asmak, idam etmek. Nemidane = Kurtulmak. Behâyım-veş = Hayvan gibi. Reha = kurtulma. Dûzah = Cehennem. Züvvâr = Ziyaretçiler. Seyyidü'l-ebrar = lyilerin başı, efendisi. Muîn = Yardımcı. Melce = Sığınacak yer. Gulâm = Köle. Ûlûl-ebsar = Görüş sahipleri, reyi arananlar. |