48

Ey gönül sabr et bu dehrin gamı gavgâsı geçer
Bir gün âsûde olur bu demi davası geçer

Seni bir fen ile bin derdi belâya düşürür
Mey-i efsânesi hem bâde-i sahbâsı geçer

Kanı ol yosma kıyafet kanı ol sîm-i beden
Dokunur bâd-ı ecel hüsn-i temaşası geçer

Bu cihan bülbüllerinin gülüne etme heves
Bozulur revnakı ol gonca-i hamrâsı geçer

Nice bin cilve-i nâz ile hırâmân edenin
Bozulur ruhleri mûyu gül-i ra'nâsı geçer

Bu cihan hûblarının vuslatına can verenin
Erişir vakt-i hazan aşk ile sevdası geçer

Şeb-i zulmette yürü vuslat-ı cânânı dile
Doğar ol şems-i hakîkat şeb-i yeldâsı geçer

Cân kuşu pervâz urup bu ten yuvasından gider
Bu gönüller âleminin cümle vesvâsı geçer

Âlem-i vahdet yüzünden bir tecellî kılsa
Hakk Kesret içre nefs-i şû'mun cümle iğvâsı geçer

Bir kişi ister ise olsun cihan mülküne şâh
Sarınır bir kefene devlet-i Dârâ'sı geçer

Doğurur kendisi besler yine sonra seni yer
Sana bir zehr içirir sanma ki yarası geçer

Söylenir dillerde bir Mecnûn u Leylâ her zaman
Günde yüz bin nice Mecnûn ile Leylâ'sı geçer

Hüsn iline şah olan bir Yûsuf-u Ken'ân mıdır
Âlem-i hûbânda çok mahbûb-ı zîbâsı geçer

Gör bu çarhı nice bin âlemleri devrân eder
Herbirinde nice birzîr ile bâlâsı geçer

Sarihin şerh ettiği gör bir tecellî Turudur
Kim bilir kim nice bin Tûr ile Musa'sı geçer

Mürdeler ihya eden âlemde bir îsâ mıdır
Devr eder âlemde çok nutk-ı Mesîhâ'sı geçer

Pîr-i Sâmî açmaz ise ger basîret aynımız
Salih'in beyhude sözler ile enfâsı geçer
Dehr = Zaman, dünya.

Asude = Rahat, gailesiz, dinç (olan).

Fenn = Marifet, hüner, sanat

Mey-i efsâne = Efsânevî şarab.

Bâde-i sahba = Şarap kadehi, muhabbet.

Kanı = Hani.

Sîm beden = Gümüş endamlı, güzel.

Bâd-ı ecel = Ölüm rüzgârı.

Hüsn-i temâşâ = Güzel seyri, seyretmesi.

Revnak = Tazelik, güzellik.

Gonca-i hamrâ = Kırmızı gonca.

Cilve-i nâz = Nazlı cilve.

Hırâmân = Salına salına, naz ve edâ ile yürüyen.

Ruh = Yanak.

Mûy = Kil,tüy.

Gül-i ranâ = Kırmızı gül.

Hûb = Güzel.

Vuslat = Kavuşma.

Vakt-i hazan = Yaprak dökümü, güz.

Şeb-i zulmet = Karanlık gece.

Şems-i Hakikat = Hakikat güneşi.

Şeb-i yelda = Uzun gece, en uzun gece.

Pervâz = Uçma, uçuş.

Vesvâs = Vesvese, şüphe.

Nefs-işûm = Uğursuz, şom nefis.

Iğvâ = Kötü-vesvese verme

Devlet-i Dara = Eski Iran hükümdarı. Dâra'nın devleti.

Hüsn ili = Güzellik şehri.

Yusuf-u Ken'ân: = Güzellik ülkesinin Yusuf'u (Hz. Yusuf)

Âlem-i hûban = Güzellikler alemi.

Mahbûb-ı zibâ = Sevgilinin güzelliği

Çarh = Çark, felek, gök.

Devrân = Devir.

Zîr = Alt

Bâlâ = Üst.

Şârih = Şerheden, açıklayan

Şerh etmek = Açıklamak, açık anlatmak.

Tecelli = Görünme, Allah'ın lûtfuna nail olma, kalbde ilahî sırların âyân olması.

Tür = Tur dağı.

Mürdeler ihya eden = Ölüleri dirilten.

Nutk-ı Mesihâ = Hz. Isa nefesli (Mürşid).

Basîret aynımız = Gören gözümüz.

Beyhude = Aslı yok, boş.

Enfâs = Nefesler.