80

Senin aşk-ı hayâlinden gece gündüz döner eflâk
Senin sun-ı kemâlinden akıllar edemez idrâk

Ki sen ol Nûr-ı Ekber'sin keramet tacı başında
Ki sen ol Rûh-ı A'zam'sın senin şanındadır "levlâk"

Ki sen ol Akl-ı Evvel'sin muhît-i Arş-ı Azam'sın
Kamu esmayı câmi'sin senindir hem hayat-ihlâk

Gözün aç bî-basar bir bak senin bildiklerin bırak
irâden aşk oduna yak kimindir gör bu mâl-emlâk

Semâda ismi Ahmed'dir bu âlemde Muhammed'dir
Ahad'den vahidiyyettir bu sözde olmagıl şekkâk

Zemîn ü âsumân nuru Anın nuru değil midir
O'dur hem zübde-i âlem O'dur hem sadrı "erselnâk"

Pîrimiz Şeyh-i Sami'den zuhur etmiştir envârı
Hem oldur vâris-i Ahmed hem oldur ahsen-i zî-pâk

Yalancı nefsini ıslâh eğer etmezse bu Salih
Halâs olmaz bu zulmetden bu âlemden gider gam-nâk
Eflâk = Felekler, gezegenler.

Sun-ı kemâl = Olgun işlerin, tedbirin.

Levlâk = 'Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım" (Ha-dis-i kudsi)

Muhit-i Arş-ı Azam = Yerin arşı azamdır.

Kamu esmayı cami = Bütün isimleri toplayan.

Hayat - ihlâk = Yaşatmak - öldürmek.

Bî-basar = Gözsüz.

Aşk odu = Aşk ateşi.

Mal emlâk = Mal-mülk.

Şekkâk = Şüpheci.

Zemin ü âsumân = Yer ve Gök.

Zübde-i âlem = Âlemin özü, hülâsası.

Sadrı "erselnak" = "Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik* ilâhi hitabına göğsü daralmadan hazmı ile muhatap olmuştur.

Envâr = Nurlar.

Vâris-i Ahmed = Peygamberimizin mirasçısı.

Ahsen-i zi-pâk: Tertemiz, güzel.

Halâs = Kurtulma.

Gam-nâk = Gam, keder, tasa.