126 Hakîkat şehrinde bir güzel gördüm Bir göreni göremedim ne çâre Sevdâ-yı aşkından yanıp kül oldum Bir bilen yok soramadım ne çâre Bir zaman bekledim Leylâ dağını Bir zaman bekledim gül budağını Bir zaman bekledim yâr otağını Vâsıl-ı yâr olamadım ne çâre Andelîbin işi âh u zâr olur O nasıl güldür ki tezce hâr olur Bir gönül kul olur gâh hünkâr olur Ben bu sırra eremedim ne çâre Bir gülün ki hân vardır yâr demem Kansız dîdelere âh u zâr demem Yüzünü görmeden yârim var demem Ben bu yâri bulamadım ne çâre Niceleri yâr der gönlü binada Niceleri yâr der gönlü zinada Nicesinin gönlü bey'ü şirâ'da Bu yâr kimdir bilemedim ne çâre Duydum ki yârimin yeri Kâf imiş Dillerde söylenen kuru lâf imiş Aslını sorarsan "nün" u "kâf" imiş Pâyine yüz süremedim ne çâre Meded Pîr-i Sâmî bir gör hâlimi Bu Salih'e çok ettiler zulümi Aç vuslat perdesin göster gülümi Çok ağladım gülemedim ne çâre |
Vâsıl-ı yâr = Yâre ulaşan. Andelîb = Bülbül. Âhuzâr = Ağlayıp inleme. Hâr = Diken. Hünkâr = Hükümdar. Dide = Göz. Bey'ü şirâ' = Alış-veriş. Kaf = Kaf dağı (Ulaşılmazyer). Pây = Ayak. |