127

"Hû" deyip devrâna geldim bu cihâne çâre ne
Çok zamandır hadim oldum ben bu hâne çâre ne

Dört anâsırla mürekkeb mâyemiz derttir bizim
Hicr ile döndü elif kaddim kemane çâre ne (1)

Arayıp "yüz elli" de "yüz üç" makamın bulmuşam
Anın için düşmüşem âh u figâne çâre ne

"Otuz iki"nin "otuz iki" kapısı vardurur
Otuz iki hadimi var hâricâne çâre ne

Hem otuz iki hükümdar her tarafta hükm eder
Hizmeti zordur buların sadıkane çâre ne

Olmadı dil şehri asla mekr-i tufandan halâs
Girmedi asla sefînem bahr-i âne çâre ne (2)

Bu cihan halkını gördüm cümlesi hizmettedir
Her birini gezdiribdir âb u dâne çâre ne

Gel hakîkatle nazar kıl bu cihanın halkına
Cümlesinin dirliği ceng ü cidaldir çâre ne

"Fakrî fahrî' ihtiyar et sen sana gel ey gönül
Gel hakkı sen sende bul gitme yabane çâre ne

Gir muhabbet âlemine giy melâmet hırkasın
Halkı koy desin sana olmuş dîvâne çâre ne

Her kaza çevganına karşı duran bir ben miyim
İşte geldim âhiri dârü'l-emâne çâre ne

Ma'şûkun çevri tükenmez hem belâsı âşıkın
Dûd-ı ahım erdi heft-âsumâne çâre ne (3)

Halk-ı âlem cümlesi mir'âtım olmuştur benim
Seyr ederim her taraftan yane yane çâre ne

Her ne var a'lâ vü esfel hep sıfâtımdır benim
Ger akıllı ger dîvâne cahilane çâre ne

Bir acâib bahre düştüm âbı yok tufanı çok
Gelmişim ihlâs ile sen keştibâne çâre ne

Pîr-i Sami gibi şaha eylemişem bîati
Girmişem dergâh-ı pîre âşıkane çâre ne

Gel yeter ağlatma şahım bu zaîf bî-çâreni
Ağlamaktan eşk-i çeşmim döndü kane çâre ne

Darb-ı bahrân târih-i tevellüdüm olmuş benim (4)
Müddet-i ömrüm erişti şimdi câne çâre ne

Sâlih'em senden muradım "fakrî fahrî"dir benim
Yok huzur ile yüzüm varam dîvâne çâre ne
(1) = Ayrılık ile dimdik olan boyum büküldü.

Mekri Tufan = Tufan hilesi, sel basması.

(2) = Girmedi gemim denize çare ne.

Âb u dâne = İbadet eder gibi

Ceng ü cidal = Savaş, çekişme.

Melâmet = Kınama.

Çevgan = Cirit oyununda kullanılan değnek. Tasavvufta Hz. Allah'ın ezeldeki takdiri

(3) = Ahimin dumanı yedi kat göğe ulaştı

Heft-âsumân = Yedi gök.

Mirat = Ayna.

Keştüban = Kaptan.

Eşk-i Çeşmim = Gözyaşım.

(4) = Ebcet hesabında doğum tarihini veriyor (1846).

Fakrî fahrî = "Fakirliğimle öğünürüm' hadisi.