59

Her bir hizmetini icra edersin
Ne çok sevdin bu dünyâyı ey kardaş
Düşüp arkasına bile gidersin
Bağrın anın ile olmuştur bağdaş

İsmiyle müsemmâ denî dünyâdır
Su üzre kurulmuş taklîd binadır
Bu bir mezraadır dâr-ı fenadır
Şarâbı kan olmuş gıdasıdır baş

Hayâtı memattır memâtı hayât
Yüz bin renk gösterir aslı bir nevât
Asla sözlerinde bulunmaz sebat
Yoktur anın gibi bir rind-i kallâş

Ezelden böyledir hükm-i kalemi
Elemdir her kime kılsa keremi
Dâim birbirine çarpar âlemi
Gece gündüz işi ceng ile savaş

Eşcârı dikendir gülleri hardır
Aldanma balına arısı mârdır
Yediğin giydiğin cümlesi nârdır
Sana lezzet veren helva ile aş

Büyük düşmanımız nefs-i emmâre
Takmış kemendini cezb eder nâre
Cehd et ki bulasın sen sana çâre
Ellerin aybını gözleme kardaş

Ne çok yedin bu zehirli gıdayı
Erenler elinden iç bir badeyi
Ta'mîr et öteyi yık bu odayı
Harâb et kalmasın taş üstünde taş

Hâşâ ki zemmedem mülk-i cihanı
Sâni'in sun'udur hükm-ü Yezdânî
Uyandırmak için gafil inşânı
Söyledik bir mikdar dâne-i haşhaş

Terk et seni doğru râha var yürü
Pîr-i Sâmî gibi şaha var yürü
Halâs ol zulmetten mâha var yürü
Ara bul kendine bir sâdık yoldaş

Sakın Salih gibi kalma âvâre
Cân bedende iken kıl buna çâre
Sonra ısırdırlar seni çok mâre
Daha nef'i vermez döktüğün kan yaş
Bağdaş = ilgili, arkadaş.

Müsemma = Kendisine yaraşır bir isimle adlandırılan.

Denî = Alçak (Dünyanın sıfat).

Mezraa = Ekip biçilen yer, tarla.

Dâr-ı fena = Ölümlü yer, yok olacak yer.

Memat = Ölüm.

Nevât = Çekirdek, ruh.

Sebat = Doğruluk, sağlamlık, kararlılık.

Rindi kallâş = Laubali ve düzenbaz, hileci.

Eşcar = Ağaçlar.

Hâr = Diken.

Mâr = Yılan.

Nâr = Ateş.

Nefs-i emmâre = Zorlayıcı nefis, küfre çeken nefis.

Cehd = Azim, uğraşma

Zem = Çekiştirme.

Sani'in sun'u = Allah'ın işi.

Hükm-ü Yezdanî = Allah'ın hükmü, kararı.

Dâne-i haşhaş = Haşhaş tohumu, küçücük.

Râh = Yol.

Zulmetten mâha = Karanlıktan aydınlığa.

Nef = Fayda.