61 Âşık-ı sâdıkları sen gayrıya kılma kıyâs Bâğ-ı vahdet güllerine anlar olmuştur şinâs Kesret içre bil şühûdu bunların vahdet-durur Nefha-i rahmânî'den almış kamusu iktibas Zeyd ile Amr'ı bırakıp mekteb-i irfana gel Şübheden kurtul sözüme eyler isen iltimas "Ahsen-i takvîm" rumuzun anladınsa zâhidâ "Küntü kenz" in mebde'i bu aşka olmuştur esâs Pîr-i Sâmî Hazretine var yürü âşık isen Zulmeti ref eyleyip kalbinde koymaz kir ü pas Sâlih'â ahvâl-i aşkı gel yeter fâş eyledin Ehl-i aşkın sözlerini çekemezler işbu nâs |
Şinâs = Aşina, yakın. Kesret = Çokluk. Şuhûd = Sahicilik. Nefha-i Rahmani = İlâhî nefes. İktibas = Aynen alınma. Zeyd-Amr = Ahmed-Mehmed demek gibi. İltimas = Tutma, tut Zâhidâ = EyZahid, kabasofu. Rumuz = İşaret. Küntü kenz = "Gizli hazine." (Hadis-i Kudsî) Zulmeti refetme = Karanlığı kaldırma. Ahvâl-i aşk = Aşk hali. Fâş eylemek = Açıklamak. Nâs = Halk, ahali. |