67 Hâl-i Hindu leşkerin çekmiş gider "illâ"ya hat Dâima kurmuş otağın dilber-i zîbâya hat Kirpiğin ok eylemiştir kaşları çifte keman "Kabe kavseyn"den gider İskender-i Dârâ'ya hat Kâbe-i hüsnün perîşân eyledi âşıkları Nice bin üftâdenin aklın verir yağmaya hat Aynı esved yanağı ahmer kemân-ebru siyah (1) Seb'a-i seyyâre-vârî seyr eder bedrâya hat Tîr-i cellâd gamzesi âşıkların bağrın deler Hâl-i Hindu leşkerin çekmiş gider gavgâya hat Pîr-i Sami'nin cemâlin eyleyip bir kez tavaf iki kaşı arasından azm eder me'vâya hat Hazret-i Pîrin cemâli gönlüme nakş olalı Salih'i baştan başa düşürdü gör sevdaya hat |
Hal-i hindû leşkeri = Siyah ve korkunç askerler (Kara benler). Hat = Yazı, yol, çizgi. Dilber-i zibâ = Süslü güzel. Kabe kavseyn = "Derken iki yay kadar veya daha yakın oluverdi." (Necm;9) Iskender-i Dârâ: = Makedonya Kralı Cihangir İskender ile Iran Hükümdarı Dara veya Daryus. Kâbe-i hüsn = Kabe gibi kendisine yönelip bakılan güzellik (Rabıta). Üftâde = Düşkün, çaresiz. (1) = Gözü siyah, yanağı kırmızı, kaşı siyah ve kemangibi. Seb'a-i seyyâre-vâri = Yedi gezegen gibi Bedrâ = Dolunay. Tiri cellâd gamzesi = Yanak çukuru cellâdın oku gibi (bağıra saplanır). Me'vâ = Cennet |