72

Gitti zulmet doğdu ol nûr u ziya
Var mıdır gelsin alanlar irtifa

Mihribânım açtı hüsnünden nikâb
Gösterir burc-ı saâdetden şi'â

Zümre-i uşşâka düştü güft ü gû
Es-Salâ kuruldu bir bey ü şirâ1

Her taraftan cem olup âşıkları
Döktüler meydâna çok türlü meta

Ol güzel hüsnün bahâsı cân diler
Var mıdır cana kıyan sâhib-şucâ

Cümle âlem hüsnünün meftunudur
Herbiri bir türlü eylerler niza

Hazret-i Pîrim Muhammed Sami'nin
Sohbetine tut kulağın ol sima

Sözleri hep hüccet ü bürhân-durur
Çok marîzin derdine olur şifâ

Sâlih'em sâhib-reşâdet bendesi
Cân u dilden eylemişem ittibâ
Nuru Ziya = Işık, aydınlık.

İrtifa = Yükseklik.

Mihribân = Sevgili.

Nikâb = Örtü, perde.

Burc-ı saadetten şi'â = Saadet ufkundan ışık.

Zümre-i uşşak = Aşıklar zümresi.

Güttüğü = Dedikodu.

es-Seli = Sala verme, yüksek sesle ilân etme.

Bey'u şirâ' = Alış-veriş.

Cem olmak = Toplanmak, bir araya gelmek.

Meti = Mal.

Hüsnün bahâsı = Güzelliğin bedeli.

Sâhib-şucâ = Yiğitlik sahibi.

Hüsn = Güzellik.

Meftun = Vurgun, âşık.

Niza = Münakaşa, çekişme.

Sima = Dinleyici, işitme.

Hüccet ü bürhân = Isbat ve delil.

Mariz = Hasta.

Sâhib-reşadet bendesi = Irşad edicinin kölesi.

Cânu dil = Cân ve gönül.

ittibâ' = Uyma,tabi olma.