83

Bi-hamdillah kamu varım sen oldun
Her eşyada taleb-kârım sen oldun
Neye baksam seni anda görürem
Bu manâdan meded-kârım sen oldun

Garîb-i nâtüvânem yüzü kare
Zelîl-i âcizem kalb-i âvâre
Gene sensin kılan derdime çâre
Dilimde cümle güftârım sen oldun

Recâm senden hemân ancak rızâdır
Bu abdi âcize hem nâ-sezâdır
Atâ-yı lutf u ihsanın gözedir
Zaîf abdem ki gaffarım sen oldun

Saadet burcunun sultânı Ahmed
Kamu derdlilerin dermanı Ahmed
Hakîkat ilminin ummanı Ahmed
Gönül şehrinde envârım sen oldun

Zuhûr-ı mebdein nûr-ı Ahad'den
Sıfatın menbaı ism-i Samed'den
Müberrâsın yalan kibr ü hasedden
Hakîkat gülü gülzârım sen oldun

Senin sânında geldi "kün" hitabı
Muallimsin beğim yüz dört kitabı
Hakîkat illerinin âfitâbı
Gönül şehrinde hünkârım sen oldun

Hakîkat mürşidimiz Pîr-i Sâmî
İhata eylemiş nurun tamâmı
Zamanın kutbudur vaktin imâmı
Bu yüzden ahd ü ikrarım sen oldun

Bu Salih ümmetinden birgedâdır
Yoluna baş ile canım fedadır
Senin aşkın bana her dem gıdadır
Yürekte âh ile zarım sen oldun
Taleb-kârım = İsteğim.

Anda = Onda.

Meded-kârım = Yardımcım.

Garib-i nâtüvânım = Zayıf, dermansızım.

Zelil = Alçak, aşağılanan.

Kalb-i âvâre = Serseri gönül.

Güftân = Söz

Abd = Kul.

Medh = Övmek.

Nâ-sezâ = Yakışmaz.

Atâ' = Bağışlama, bahşiş.

Gaffarım = Affedenim.

Saadet burcu = Mutluluk kalesi.

Umman = Deniz.

Envâr = Nurlar.

Zuhûr-u mebdein nuru = Yaradılış başındaki nur (Peygamberimiz).

Ism-i Samed = Allah'ın ismi, kimseye ihtiyacı olmayan.

Müberrâ = Beri olan, uzak.

Gülzâr = Gül bahçesi.

Afitâb = Güneş, güzel.

Ahd i ikrar = Söz verme ve tasdik etme.