97

Ben himmet-i pîrimle bu ârâyı da bildim
Kimden imiş ol bendeki yârâyı da bildim

Dil levhine seyr eyler iken ebcedi buldum
Ebcedde olan devlet-i Dârâ'yı da bildim

Firkat oduna yandırıcı cümle kalemdir
Nakş eylediği âğ ile kârayı da bildim

Hayretde kalıp benliğimi şeyhime verdim
Cân bahş edici "alleme'l-esmâ" yi da bildim

Remz ile gönül fehm edeli cem ile farkı
Çıktım aradan "lâ" ile "illâ"yı da bildim

Gam çekme gönül bu da geçer devr-i beşerdir
Hem seng-i mücevher ile hârâyı da bildim

Bu akl-ı meâşım beni çok dama düşürdü
Hem âlem-i ulyâ ile süflâyı da bildim

Aldanmazam elvan ile eşkâline zîrâ
Kahrına düşüp âhiri me'vâyı da bildim

Dil şehrine bir saye salıp şems-i hakîkat
Âdem'de olan rûh-ı musaffayı da bildim

Cennette iken dâne için dâme tutuldum
Âhir gezerek Kâbe-i Ûlyâyı da bildim

Rahm eyledi bu abd-i zeliline Muhammed
Sâmîdeki enfâs-ı Mesîhâ'yı da bildim

Hem ismi Muhammed dahi hem nuru Muhammed
Hem zât-ı Ahad işbu muammayı da bildim

Salih ise gönlündeki hâr u hası bilmez
Hem himmet-i pîrim ile Mevlâ'yı da bildim
Ârâ = Mıntka, bölge; hâl..

Dil levhi = Gönül levhası..

Ebced = işin aslına, tarihine ait hakikat ifadesi.

Devlet-i Dârâ = Hükümdar ve devlet sembolü olan Pers hükümdarı Dârâ veya Daryus.

Firkat = Ayrılık.

Od = Ateş.

Kalem = Cenâb-ı Hakk'ın yaratıkları olan kainattaki olmuş ve olacak şeyleri Levhi Mahfuz'a kaydeden kudret kalemidir.

Ağ = Ak, beyaz.

"Ailemel esma " = "Adem'e bütün isimleri öğretmişti." (Bakara; 31)

Remz = İşaret, işaretle anlatma

Fehm = Anlama, anlayış.

Cem ile fark = Vücudların tek bir asıldan gelmesini ifade eden cem veya Vahdet-i Vücud ile Allah'dan gelmesine rağmen her yaradılışın da ayrı varlık ve vücudu olduğunu bildiren Vahdet-i Şuhut veya fark hali.

Devr-i beşer = Dünyaya gelme ve geldiği yeredönme hali.

Seng-i mücevher = Mücevher taşı.

Hârâ = Mermer.

Akl-ı meâş = Dünyada geçim işlerinden başka idraki olmayan akıl.

Dâme = Tuzağa.

Âlem-i ulyâ = Yüce âlem.

Süflâ = Aşağı âlem, dünya.

Elvan, eşkâl = Renk ve çeşid i-şekil.

Meva = Yurt, mesken.

Saye = Koruma, sahip çıkma, gölge.

Rûh-ı musaffa = Safiyetini bulmuş ruh.

Dâne = Buğday.

Dâm = Tuzak.

Kâbe-i Ulyâ = Yüce Kabe.

Abd-i zelil = Aşağılık kul.

Enfâs-ı Meslhâ = Hz. İsa'nın nefesi, velayet