98 Dertliyem derdinden Hazret-i Sâmî Sen tabîb-i âşıkane gelmişem Kabûl-i hazret kıl işbu gulâmı Zâtın gibi âlî-şâne gelmişem Hakîkat neyyiri kulle-i Kâf'dan Tevellüd eylemiş nûn ile kâf'dan Halâs et bizleri semt-i hilâfdan Sen delîl-i âsumâne gelmişem Bu ten kuşu hevâ ile heveste Murg-ı canım feryâd eyler kafeste Rabıtamız sensin her bir nefeste Ben bu yola sadıkane gelmişem Düşürdün bizleri aşkın nârına Hîç sormazsın derdlilerin zarı ne Ber-dâr olmak için zülfün darına Hâk-i paye bu ihsâne gelmişem Canım demem ben bu tendeki cana Eğer vasıl eylemezse cânâna Âhir bu derd beni eyler dîvâne Derman için sen Lokmâne gelmişem Ebterim gönülden evlâdım yoktur Yuvasız bir kuşam bilâdım yoktur Senden gayrı sâhib-irşâdım yoktur Andelîbim bu gülşane gelmişem Felek benim ile iddâya düştü İftirâk deryası serimden aştı Erenler himmeti geldi erişti Sâmî gibi bir sultâne gelmişem Salihem usandım dâr-ı fenadan Bir an kurtulmadım rene ü anadan Bin iki yüz altmış üçte me'vâdan Bir beşer sûretli Hân'e gelmişem |
Tabîb-i âşıkân = Aşıkların hekimi. Gulâm = Köle, kul. Âli-şân = Şânı yüce, üstün. Neyyir = Nurlu. Tevellüd = Doğma, doğum. Semt-i hilaf = Şeriat ve tarikata karşı olma. Asûmân = Gökyüzü. Mevâ ile heves = Nefsin ve bedenin arzuları. Zâr = Ağıt. Ber-dâr = Asılarak öldürülmek. Hâk-i pây = Ayak toprağı. Ebter = Soyu kesik, evlâdı olmayan. Bilâd = Belde, şehir. Sahib-irşâd = Irşâd edecek sahibi, irşada ehil. Iftirak = Ayrılık, muhtelif fikirler. Dâr-ı fenâ = Dünya,yok olacak yer. Rene ü anâ = Eziyetve yorgunluk. Me'vâ = Yurt,ev,yer. |