137 Derdim yeni baştan beni davaya düşürdü Dil şehrini gam leşkeri gavgâya düşürdü Bildim buların kasdı hemân cümle banadır Nefsim beni fenniyle bu ârâya düşürdü Gördüm ki durur ortada bir âfet-i devrân Bir hande ile aklımı yağmaya düşürdü Verdim serimi gamzelerin tîrine karşı Vuslat diledim anı da ferdaya düşürdü Gönlüm evine doldu bir ummân-ı muhabbet Keştîm dağılıp âhiri deryaya düşürdü Ol arada bir Hızr-ı zaman tuttu elimden Aldı beni bir menzil-i sahraya düşürdü Saldı bu gönül şehrine bir âteş-i aşkı Bu aşk beni bir gizlice sevdaya düşürdü İzhâr edemem izmarı dahi bağrımı deldi Âhir beni bir kâmil-i kübrâya düşürdü Rahm eyledi bu abdine Feyyâz-ı hakîkat Sâmî gibi bir pîr-i hemtâya düşürdü Berzahdan alıp Salih'ini kattı sürüye Bir anda bu dil şehrini me'vâya düşürdü |
Gam leşkeri = Tasa askeri, havatr. Fen = Hile. Âra = Bu hale, bu fikre, yer. Âfet-i devrân = Zamanını yakıp kavuran güzel. Hande = Gülüş, gülümseme. Ser = Baş. Gamze = Yan bakış, gözsüzme. Tir = Ok Ferda = Yarın, olumsuzluk. Umman-ı Muhabbet = Muhabbet denizi. Keşt = Gemi. Hızr-ı zaman = Mürşid. Menzil-i sahra = Susuz yer. İzhar etmek = Açığa vurmak, belli etmek. Âhir = Sonu. Kâmil-i kübrâ = Büyük kemal sahibi. Feyyâz-ı hakîkat = Hakikat feyzi veren, Allah. Hemlâ = Eşsiz. Dil şehri = Gönül şehri. |