141

Hurûc et ebrudan mâhım görem bir kez dilârâyı (1)
Nice bir çekeyim şahım yürekte ben bu yarayı

Yürek kanı şarâb oldu ciğer yandı kebâb oldu
Gönül şehri harâb oldu seni arayı arayı

Karârım kalmadı hergiz senin aşk-ı hayâlinden
"Visâl-ender-visâl" eyle alıp benden bu sevdayı

Senin vuslat firakından eğer bir sayha eylersem
Yıkar hep ber ile bahri eritir seng-i hârâyı (2)

Götür yüzden hicabını kılıp âşıkların bayram
Görüp rûyunda hem mâhı yesinler menni selvayı (3)

Dahi sen ibn-i Âdem'sin dem-i îsâ'ya hem-demsin (4)
Cemî-i derde merhemsin bilirsin her muammayı

Ki sen ol nûr-ı Ahmed'sin doğup burc-ı saadetten
ihata eylemiş nurun bütün dünyâyı ukbâyı

Seni bilmek kat'î güçtür seni bulmak kat'î güçtür
Seni görmek kat'î güçtür sen açmayınca arayı

Bu hüsnün ariyet şahım senin bir özge hüsnün var
Esîr-i zülfüne bend et görek biz de o bedrâyı

Seni ben bilirim ey cân ne cevher ma'denindensin
Anâsır sâye-bânındır gezersin zîr ü bâlâyı (5)

Hemân bir lahza sağ olmak bana sensiz haram olsun
Dilemem ser-te-ser versen kamu hep mülk-i Dârâ'yı (6)

Reva mıdır eyâ mahbûb bu unsur hanesinde men (7)
Senin müştakın olmuşken çekem bu denli belâyı

Bu denli arz-ı hâl etmek sana ben bî-edebdendir
Bilirken her bir ahvâlim ederim yine şekvayı

Zaîf abdem bu arada düşüp âh ile feryada
Gelip sen sâhib-irşâda dilerim çok atâyâyı

Muhammed Sâmî-i server var iken sen gibi rehber
Düşer mi sânına dilber aratmak bana Leylâyı

Ki gelmekten garaz bilmem nedir bu âlem-i kevne
Bize esbabını bildir bırakıp dâr-ı meVâyı

Muradın bizleri kurtarmak ise bend-i ejderden
Eşeddi yokdurur bundan çekem bu kahr-ı süflâyı

Recâsı budurur senden bu Salih abd-i miskinin
Eriştir vuslat-ı yâra sevindir bu bî-hemtâyı
(1) = Çık buluttan ey ay, sevgilimi bir göreyim.

Hurûc etmek = Çıkmak.

Hergîz = Asla.

Visal ender visal = Kemaliyle kavuşma.

Vuslat = Birleşme.

Firak = Ayrılık.

Sayha = Bağırma, nara atma

(2) = Yakar hep deniz ve karayı, eritir taş ve kayayı.

Seng-i hârâ = Pek sert taş, kaya

(3) = Bakara; 57, Taha; 80, A'-râf; 160. (ayetlerine işaret-tir.)

(4) = Sen Âdem'in oğlu ve Hz. İsa'nın nefesi gibisin.

Muamma = Çözülmesi zor işler.

İhata = Kuşatmak.

Ukbâ = Ahiret

Ariyet = Ödünç, iğreti.

(5) = Toprak, su hava ve ateşdensin, yeri göğü gezersin.

Anasır = Unsurlar.

Sâyebân = Gölgelik.

Lahza: An.

(6) = Daranın devletini baştan başa versen istemem.
Serteser = Baştan başa.

(7) = Ey sevgili bu anasır evinde beni belâ içinde alıkoyman sana yakışır mı.

Şekva = Şikayet

Zaif abd = Zayıf kul.

Sahib-irşâd = Irşâd sahibi, mürşid.

Atâ = Bağışlama, bahşiş, ihsan.

Alem-i kevn = Varlıkâlemi.

Esbâb = Sebepler.

Dâr-ı me'vâ = Sığınılacak yer, ev.

Bend-i ejder = Ejderha bağı, nefs-i emmare.

Süflâ = Sefil, aşağı.

Eşed = En şiddetli.

Abd-i miskin = Zavallı kul.

Bi-hemta = Günahı çok.