144

Pîr-i Sâmî tuttu destim sâki-i sahbâ gibi
Yek nazarda aklım aldı dilber-i ra'nâ gibi

Varlığım dağını deldi açtı vuslat râhını
Bir nefeste cûşa geldi şehr-i dil derya gibi

Gönlümün put-hânesinden hubb-ı dünyâ nakşını
Pûte-i aşkında yaktı nârına perva gibi

Vahdetin sırrın duyup yağmaya verdim gönlümü
Dost göründü her taraftan aynıma Leylâ gibi

Bu anâsır fülkesini Hızrıma deldireli
Nefret-i dünyâ kazandım cennet-i me'vâ gibi

"Semme vechullâhi" sırrın nûr-ı Ahmed'den görüp (1)
Seyr edip vahdet yüzünden kesret-i bina gibi

Teşne diller âhiri vahdet şarâbından içer
Nûr-ı ezherden giyer bir hil'at-ı zîbâ gibi (2)

"Lî meallah" dersini aşkın kitabından oku . (3)
Gir tecerrüd âlemine Hazret-i îsâ gibi

Âdemin ilmin dilersen mekteb-i irfana gel
Hızr ile hem-dem olagör Hazret-i Mûsâ gibi

Kuhl-ı "Mâzâğa'l basar"dan çek gözüne tûtîya (4)
Nice bir a'mâ gezersin ol put-ı tersâ gibi

Hâtemin dîv-i recîmden almak istersen eğer
Kıl celîsin şehr-i dilde sadra Belkîsâ gibi (5)

Gir velîler gönlüne oku ledünnî ilmini
Zahidin yoktur muradı zühdü tedrîsâ gibi

Varidatın âb-ı zemzem eyle cismin kûh-i (6)
Tûr Kalbin olsun beytü'l-ervâh Mescid-i Aksa gibi

Şöhret-i dünyâyı terk et marifet kenzini bul
Sür çıkar hubbu gönülden eki ü meibûsâ gibi

Pîrim İskender olup Yecûc şeddin bağladı
Görmedim böyle cihân-gîr Sâmî-i Mevlâ gibi

Bâğ-ı vahdet güllerine andeiîb ol Sâlih'â
Bundan artık devlet olmaz aşk ile sevda gibi
Sakî-i sahbâ = Şarap sunucusu.

Yek nazar = Bir bakış.

Dilber-i ra'nâ = Gül gibi güzel

Vuslat râhı = Kavuşmanın yolu.

Cûşa gelmek = Coşmak.

Şehr-i dil = Gönül şehri.

Hubb-ı dünya = Dünya sevgisi.

Fülke = Gemi.

(1) = Yüzünüzü çevirdiğiniz yerde Allah vardır" (Bakara; 115).

Kesret-i bina = Binanın parçaları.

Teşne dil = Susamış gönül.

(2) = Beyaz nurdan süslü bir elbise giyer.
Nur-ı ezher = Beyaz nur. Hil'at-ı zîbâ = Süslü elbise.

(3) = "Allah benimledir" Hadis.

Tecerrüd = Yalnızlık.

(4) = "Gözü ne kaydı ne de başka şeye baktı" (Necm;17)
Kuhl = Göze çekilen sürme.

Put-ı tersa = Hıristiyan putu, Haç.

Hatem = Yüzük.

Div-i recîm = Lanetlenmiş taşlanmış şeytan.

(5) = Gönül şehrinin tahtında Belkıs gibi otur.
Celîs = Oturma Sadır: Taht Belkıs = Süleyman Peygamber zamanında Sebe ülkesinde güneşe tapan bir kavmin melikesi. Hz. Süleyman'ın daveti ile Hz. Süleyman'ın dinine girmiş ve zevcesi olmuştur.

Zühdü tedrîsâ = Kaba sofuluk okuyan.

(6) = Virdini zemzem suyu, cismini de Tur Dağı et

Beytü'l-ervâh = Ruhların evi.

Eki ü melbusa = Yıyecek ve giyecek.

Yecuc Şeddi = Yecuc-Mecuc kavmini insanlardan ayırmak için Iskenderi Zülkarneyn'in yaptığı sed.(Kehf; 92-98).

Andeiîb = Bülbül.